Hatırasız

Günün işle güçle meşgul olmadığı ve uyumadığı saatlerinin büyük bir bölümünü küçük-büyük ekranlardan akıp geçen ‘paylaşım’lara bakarak geçiren insanın hafızasında hayat adına ne birikir? Ne damıtılır, gündem trendlerine rehin bırakılmış hafızalarda günlerin imbiklerinden? Hatıra olarak bir kenara ayrılacak, geçip gitmesine izin verilmeyecek ne var yaşadıklarımız arasında? Ne koyabiliriz yaşadıklarımızdan zihin kitabımızın sayfaları arasına? Güzelliği bizimle kalsın diye kuruttuğumuz çiçekler gibi… Ne yaşıyoruz biz hatırlamaya değecek? Bize, hayatımıza, hayatımızı kendimize ait kılacak küçük ama derin şeylere dair? Bizi herkesten ayrı kılarak hayata katacak, rengimizi hayatın rengine ekleyecek, bize özgü olanı kalıcılaştırarak insanlığın eksik parçasını yerine koyacak ne yaşıyoruz?

Belki de içimizi hayatla dolduran o şarkı bitti, belki de cızırdayarak boşa dönüyor plak!

“Hep önümüze düşen şeylerle meşgul olduğumuzda, hayatın dönüp bakmaya vakit bulamadığımız her ışıltılı hali yaşanmadan sönüp gidiyor sanki” dedi beyaz saçlı adam kendi kendine. “Ve o ışıltılar olmadan ne çok şey karanlıkta kalıyor” diye mırıldandı........

© Yeni Şafak