Bir tasarım olarak çaresizlik


Bundan on-on beş yıl önce hayatımızın içinde var olmayan ama bugün yapmayı alışkanlık haline getirdiğimiz, uzağında kalamadığımız şeyler neler? Bugün bu kadar hayatımızın merkezinde olan bu ‘şey’ler hayatımıza nasıl, nereden girdi? Bu ‘şey’leri hayatlarımız için olmazsa olmaz temel ihtiyaçlar haline getiren ne oldu? Hayatın doğal akışı içinde gerçekten bizi bu araçlara yönelten gerçek bir ihtiyaç mı ortaya çıktı? Onlar olmadan rahatlıkla yaşayıp giderken nasıl onlarsız bir hayat düşünemez hale geldik? Hayatın doğal değişim seyri içinde mi oldu bunlar, yoksa bunların olması için bir yerlerde birileri düşünüp taşınıp bir kurgusal plan, bir senaryo mu oluşturdu? Yürüdüğümüz yolun taşlarını kendi ellerimizle mi döşedik, yoksa birileri önceden gidip istikametini kendi belirledikleri yeni güzergahlar mı çizdi?

Cal Newport’un bugün içine düştüğümüz dijital teknolojiler girdabından nasıl çıkılabileceğine dair fikirler barındıran kitabı ‘Dijital Minimalizm’den, akılda tutulması gereken bir tespit: “Bugün sürdürmekte olduğumuz dijital hayatları kendimiz seçmedik. Daha ziyade, bir avuç teknoloji yatırımcısının çıkarlarına hizmet etmek üzere şirketlerin toplantı odalarında tasarlanmış bir yaşam tarzı bu.”

Yakıtı insanlar olan bir devasa makineyi çalıştırıyoruz ömürlerimizden ayırdığımız vakitlerle. Dişlileri işleten hareketi biz........

© Yeni Şafak