“Almanlar et başında”
Biz günü anlamak için uğraşırken; “Bu kadar da olmaz ama!” diye şaşkınlığın harap bahçelerinde eğleşirken; hafızanın kıvrımlarında yer edinmiş, saklandığını bilmediğimiz, ancak gün yüzüne çıkınca haberdar olduğumuz sahneler, tespitler, sanki müphem ve solgun olana biraz ışık düşürmek için çıkıp gelirler.
Saklananların en kıymetlisi, çocukluğun aldığı kayıt ile edebî bir metnin sayfalarından kopup gelenlerdir.
Dün güne daima sanat ürünü ile eklenir. Edebî bir metin, bir şarkı ya da bir film ile...
Güncel olan, gün sona erince hükmünü tamamlar genellikle. Ama güncel olan “o gün” olarak sanat eserine dönüşünce, zamanın izini üzerine ala ala hakikatin başka bir açıdan idrak edilmesine vesile olur.
O halde dünü güne ekleme bahsinde, Alman siyasetçilerin mazlumdan yana değil de zalimden yana tavır koyan hallerine dikkat kesilelim.
Beş ay önce, 17 Kasım 2023’te Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya seyahatinde, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz’un İsrail’in Filistin halkını katletmesini müdafaa edişini tüylerimiz diken diken dinlerken; Almanya’nın 2. Dünya Savaşı’nda gerçekleştirdiği Yahudi soykırımı suçunu örtmek için daima yeni suçlara tevessül edeceğini, eski suçunu yeni suçlarla örtmeye devam edeceğini idrak etmiştik.
Almanların siyasetçisinden gazetecisine, mazlumdan yana değil de zalimden yana tavır almaları, bir kez daha bana Almanlar neden böyle sorusunu sordurtmuştu beş ay önce. Soruyu günlerce zihnimde taşıdıktan sonra cevap Tolstoy’un devasa ve muhteşem romanı Savaş ve Barış’ın sayfalarından geldi. O Savaş ve Barış ki sosyoloji, psikoloji, antropoloji bölümlerinde muhakkak yardımcı ders kitabı olarak okutulmalı. Şöyle diyordu Tolstoy’un kahramanlarından biri: “Almanlar girdikleri hiçbir savaşı kazanmamışlardır.”
Almanlar galiba ya saldırgan olmayı seçiyorlar ya da saldırganın yanında durmayı. 2. Dünya Savaşı’nda imha ettikleri, fırınlarda yaktıkları, yurtlarından yuvalarından ettikleri Yahudilerin hatırasını zihinlerinden silmek için........
© Yeni Şafak
visit website