Ümmülkurâ: Şehirlerin Annesi şu üç günde neler yaşadı

Kurban Bayramı sabahı ve sonrasındaki üç gün boyunca Mekke’yi görmeliydiniz. Görüntüler ekranlardan kısmen yansımıştır ama burada olmak başkaydı. Önceki yıllarda gelenler bilirler, kaos görünümlü o tarifsiz heyecanı, koşuşturmayı ve insanüstü gayreti. ‘Kaos’ diyorum, çünkü şehrin var olan düzeni, tertibi bayramın dördüncü gününe kadar askıya alınmıştı.

Şöyle…

Arefe günü akşamı Arafat’tan Müzdelife’ye inen ve gece yarısından sonra buradan da Mina’ya geçip ilk günün şeytan taşlamasını yapan Hacıların çok büyük bir kısmı hiç ara vermeden ziyaret tavafı için buldukları bütün yollardan Kabe’ye doğru yürümeye başladılar. Aynı anda yüzbinlerce ihramlı Hacının sokaklarına, caddelerine ve bulvarlarına dağıldığı Mekke’de geçerli olan tek kural, herkesin eşit olduğunu kabullenerek birbirine müsamaha göstermesiydi.

Müzdelife’den Mina’ya kimileri 6, kimleri 8 kilometre mesafe yürüyen Hacılar, hiç ara vermeden 10 kilometre uzaklıktaki Harem-i Şerif’e ulaşmak istiyordu. Araçların ilerlemesinin mümkün olmadığı Mekke’nin yolları insan seline teslim olmuştu. O kalabalık ve sıkışıklıkta adım adım ilerlerken sabah saatlerinden itibaren sıcaklık 45 dereceye yükseldi. Yorgun, güneşin alnında kalan Hacılar buldukları gölgeliklerde soluklanıyorlardı. Otellerin lobileri, kaldırımlar ve süper marketlerin reyon araları dahi yoldan geçen Hacıların sığınakları olmuştu. İşletmelerin sergiledikleri anlayış, takdire şayandı. Sokaklarda su dağıtan, yemek ikram eden hayırseverler de........

© Yeni Şafak