O reklam yayınlandı ve geçmiş filmlerden bir ayrışma ve bariz farklılıklar olduğunu gösterdi. Ramazan, Türkiye’de nasıl yaşanıyorsa tüm detaylarını filme yansıtmışlar. Dikkatimi en çok şu çekti: ‘Ramazan Gelenekleri’ deyince maalesef akla gelen ve dayatılmış eğlence anlayışının aksine; olması gereken, gerçek Ramazan gelenekleri yansıtılmış filmde. Kantolar, direklerarası ve Hacivat-Karagöz gibi eğlenceler değil yani.

Birçok siyasi parti gibi markalar da Türkiye’deki dindar ve mütedeyyin seçmeni ıskalamamak, yok sayıyormuş gibi görünmemek için genel anlayışlarını böylesi dönemlerde değiştirmek zorunda kalıyorlar. Diziler bile artık başörtülü karaktere ve dindarların yaşantıları üzerine senaryolara sarıldı. Bir zamanlar dönüştürülmek istenen, baskılanan ve yok sayılan mütedeyyin insanların, halkın gündemini belirleyen sosyolojiyi inşa ettiğini artık kabul ettiler. Ancak birçok marka, birçok kuruluş bu durumu henüz sindiremedi. Bu nedenle de samimi değiller. Film, reklam ve sinema sektörü tam da burada rol yapamıyor işte. Turkcell’in Ramazan ayı reklamını bu nedenle çok önemsedim. Hem film hem de reklam sektöründe kırılmaya neden olacaktır. Samimiyet notunu ise yine izleyici verecek.

Ramazan reklamları ve ‘samimi’ bir kırılma

Ramazan reklamları ve ‘samimi’ bir kırılma

O reklam yayınlandı ve geçmiş filmlerden bir ayrışma ve bariz farklılıklar olduğunu gösterdi. Ramazan, Türkiye’de nasıl yaşanıyorsa tüm detaylarını filme yansıtmışlar. Dikkatimi en çok şu çekti: ‘Ramazan Gelenekleri’ deyince maalesef akla gelen ve dayatılmış eğlence anlayışının aksine; olması gereken, gerçek Ramazan gelenekleri yansıtılmış filmde. Kantolar, direklerarası ve Hacivat-Karagöz........

© Yeni Şafak