Heyecandan sadece ayakların değil, dilin de bağı çözülüyormuş meğer. Üzerimde iletmem gereken emanet selamlar var:
Ya Resulallah! Ümmetinden şu şu isimlerin sana selamları var. Şefaatine nail olmayı arzuluyorlar.
Mübarek kabirlerinin hemen sağ tarafında en sadık dostu ve halifesi Hz. Ebubekir ile en cesur arkadaşı, halifesinin halifesi Hz. Ömer’in hücreleri yer alıyor.
***
Medine’de üçüncü günü geride bıraktık. Bu, hac vazifesi için çıktığımız 18 günlük yolda, duygularımı ve gözlemlerimi aktarmaya çalıştığım 9’uncu yazım oldu. Allah nasip ederse 10’uncu yazıyla birlikte Medine’den veda etmiş ve memlekete dönmüş olacağım. Mekke ve Medine’de yaşanan, gözlemlenen ve süregelen bazı olumsuzlukları yazmadığıma dair tenkitler aldım. Nedenini ayrıca notlar halinde yazacağım. Selametle…
Medine yolundayız. İki harem şehrinin arasındaki mesafe 450 kilometre. Bu yolu daha önce gidenler “İstanbul-Ankara arası gibi düşün” diyor. Hız sınırı var, biraz da trafik. Gece yarısından sonra Mekke’den çıkışlar olacak ve hız iyice düşecek. İki mola verdik, akşam ve yatsı namazlarımızı kıldık. Bilenler anlatıyor yine: Önceki yıllara göre çok sayıda tesis yapılmış, Mekke-Medine otobanına. Efendimiz de bu yollardan geçmiş midir düşünceleriyle camdan görünen çöllere bakarken İslâm Ansiklopedisi’nden
Kurban Bayramı sabahı ve sonrasındaki üç gün boyunca Mekke’yi görmeliydiniz. Görüntüler ekranlardan kısmen yansımıştır ama burada olmak başkaydı. Önceki yıllarda gelenler bilirler, kaos görünümlü o tarifsiz heyecanı , koşuşturmayı ve insanüstü gayreti. ‘Kaos’ diyorum, çünkü şehrin var olan düzeni,........