Kim izliyor bu film ve dizileri?

Dijital platformların kataloglarında, afişine bakınca bile “Bunu kim, neden çeker?” dediğiniz film ve diziler var. Ne senaryosu belli ne de amacı. İzleyiciye hiçbir mesaj vermeyen, ünlü oyuncuların nasıl ikna edilip oynatıldığına şaşırdığınız, sektörde tabiri caizse “çöp” denilen işler...

Haftanın seçkilerine giriyorsun, bir umut açıyorsun, 10 dakika sonra “Bu ne şimdi?” deyip kapatıyorsun. Bazen bir dostun heyecanla tavsiye ediyor, hatırına katlanıyorsun ama nafile. Ben mesela, çok seçiciyim. Korku sevmem, gerilime bulaşmam, bilim kurguya mesafeliyimdir. Ekranda tutacaksa gerçek bir hikâye, iyi bir biyografi ya da dönem işi olmalı. Kaliteliyse sonuna kadar giderim. Mesela tabii’de yayınlanan, 1940’ların Sinop Cezaevi’ni anlatan ‘Sürgünler’ dizisi... İlk bölümde gerçekten zorlandım ama sonrasında bırakamadım. Şimdi ikinci sezonunu iple çekiyorum.

Ancak konumuz izleme seçkileri değil. Konumuz,

hiç izlenmeyen, kimsenin beğenmediği ama mantar gibi türeyen o garip yapımlar.

Kataloglara sığmıyorlar. Çevremdekilere soruyorum, “İzledin mi?” diye. Herkes eleştiriyor, burun kıvırıyor. Peki kardeşim, kim izliyor da

bu kadar büyük paralar bu “ölü” yatırımlara harcanıyor?

Ticari bir getirisi yoksa, bu değirmenin suyu nereden geliyor?


***

SEKTÖRDEKİ FISILTI: “BU İŞTE BİR TUHAFLIK VAR”

Bir süredir dizi ve sinema sektöründe gariplikler konuşuluyor. Aslında “Konuşuluyor” demek yetersiz, sektörün içinden insanlar artık yüksek sesle fısıldıyor:

“Bu işlerde bir tuhaflık var.”

Ortada öyle filmler var ki, neden çekildiği meçhul. Sinemalarda neredeyse kimsenin izlemediği yapımlar,

kâğıt üzerinde “başarılı” görünüyor. Bazıları

gişede asla hak etmeyecekleri rakamlara ulaşıyor. Nasıl? Daha da ilginci, çekilen ama bir türlü vizyona girmeyen, dijital platformlarda “raflarda bekleyen” projeler var.

Tek sezonluk, ruhsuz, hikâyesiz işler...

Ne tutma derdi var ne de izleyiciyi memnun etme.

Sektörün mutfağından gelen duyumlar ise işin rengini değiştiriyor: “Prodüksiyonlarda el altından ödenen paranın sınırı yok” deniliyor ve zaten sır değilmiş. Şeffaflık hak getire. Çekilmiş bir filme “Bir milyar TL harcandı” deniliyor. Oysa işi bilen bir kaynağım,

“O film 40, bilemedin 50 milyona rahat çekilir. Ama kağıt üzerinde bütçeler şiştikçe şişiyor”

diyor.


***

KANALI BELLİ OLMAYAN “SEMT” DİZİLERİ

Bir de son zamanlarda türeyen “yeni” yapımcılar var. Geçmişleri yok, referans işleri yok ama ünlü........

© Yeni Şafak