“Sahipsiz toprak” mıyız? |
Sömürgecilik tarih boyunca biçim değiştirdi ama “işleyişi” asla değişmedi. Güçlü olan, zayıf olanı “bağımlı” kılmanın yollarını buldu. Bundan 500 sene öncesine kadar “keşif” adı altında topraklar işgal ediliyordu. Afrika kıtası 1800’lerin sonundaki Berlin Konferansı’nda cetvelle paylaşıldı. Ardından askeri işgaller başladı, koca Osmanlı İmparatorluğu pay edildi.
Birinci ve ikinci dünya savaşları ise küresel yağmanın en kanlı, vahşi finaliydi. Ancak silahlar, daha güçlü silahlarla susturulduğunda sömürgecilik bitmedi. Aksine, halkların iradesini diplomatik masalara bağlayan, emeklerini ise küresel finans kurumlarına akıtan yeni bir siyasi ve ekonomik sömürü düzeni oluşturuldu. Güçlü olan, zayıf olanı önce toprağa, sonra masaya, günümüzde de “
dijital evrene
” bağımlı kılmanın yolunu her zaman buldu.
Konumuz da bu yeni sömürü düzenin, nihayet tartışmaya açılması…
Avustralya Katolik Üniversitesi'nden
Jessica Russ-Smith
ve
Monash Üniversitesi'nden
Michelle Lazarus
’ın kaleme aldıkları makalede, yapay zeka şirketlerinin (OpenAI, Google, META vb.) taktiklerini, eski sömürge devletlerinin “
işgal stratejilerine
” benzeterek çok çarpıcı bir hukuk kavramı üzerinde durdular: “
Terra Nullius
.”
***
NEDİR BU TERRA NULLİUS?
Latincesi havalı dursa da anlamıyla tarihin en büyük hukuksuzluğunu kamufle ediyor aslında. Tam olarak, “
Kimseye ait olmayan toprak
” anlamına geliyor.
Tarihsel dayanağı da şöyle: İngilizler, Avustralya kıtasına ayak bastıklarında, orada binlerce yıldır yaşayan Aborjinleri yok saydılar. O devasa toprakların, tarım arazilerinin “sahipsiz” olduğunu iddia ettiler. Yaptıkları işgal ve yağmayı kağıt üzerinde “hukuki” bir zemine oturtmak için de “Sahipsiz Toprak” kavramını ürettiler. Hem hesap vermediler hem de güya vicdanlarını rahatlattılar.
***
NESİLLERİ ÇALMAKTAN, VERİLERİ ÇALMAYA
Kavramın açtığı bir meşruiyet yolu daha vardı:
Nesilleri çalmak
Bu hukuksuzluğun, yani “Terra Nullius” zihniyetinin sadece toprağa değil, insanların hayatlarına nasıl kastettiğini, 2002 yapımı
Rabbit-Proof Fence
(Çit) filmi çok trajik şekilde anlatır. Avustralya’da 1900’lü yılların başında yaşanan gerçek bir utancı yüzümüze çarpan filmde sömürgeciler, “sahipsiz” ilan ettikleri o topraklarda yaşayan Aborjinlerin çocuklarını da “devletin malı” gibi görüyorlardı. Annelerinin kucağından alınan çocuklar, “
Çalınan Nesiller
” olarak tarihe geçtiler. İşgalcilerin amacı, o çocukları asimile etmek,........