Ramazan medeniyetinin özellikleri
Rabbimize sonsuz şükürler olsun ki, bizleri içinde bulunduğumuz 2024 yılının mübarek Ramazan ayına da kavuşturdu. Bu vuslat mevsiminin ruhları okşayan özellikleri ve güzellikleri Ramazan medeniyeti diye bir medeniyetin varlığından bizi her yıl haberdar ediyor. Merhum Prof. Dr. Ahmed Süheyl Ünver de bunu bildiği için, oruç ayıyla ilgili kaleme aldığı makalelerin arasına bir de “Ramazan Medeniyeti” başlıklı yazısını eklemiştir.
Süheyl Hoca, bahsini ettiğimiz bu yazısında söze şöyle başlıyor: Müslüman Türkler İslami ibadetlere bedii bir şekil verdiler. Ramazan ayının gelmesiyle birlikte mahya, temizlik, ahlak ve cömertlik ile Ramazan medeniyetini vücuda getirdiler ve bu medeniyetin en şaşaalı, en muhteşem görüntülerini İstanbul’da yoğunlaştırdılar. O kadar ki, bu kadim İslam şehrinin halkından bazıları Ramazan ayı sona ermek üzereyken, gelecek yılın Ramazan ayına on bir ay kaldı diye seviniyorlardı. Ayrıca 29 gün süren Ramazanlarda “Bizim bir günümüzü çaldılar” diye bir takım serzenişte bulunuyorlardı. Bayramın ilk günü ve müteakip günlerde oruç tutulmayacağını bildikleri halde bir şeyler yemeye bile utanıyorlardı.
Eyvah, Ramazan gidiyor, acaba bir dahaki Ramazana kavuşacak mıyım, diye ağlayanları bilirim diyen Süheyl Hoca, bu mübarek mevsimin müminlere taze hayat bahşeden özelliklerini anlatmaya şöyle devam ediyor:
Sanki Peygamberimiz şehr-i Ramazanla birlikte şehirlerimizi teşrif edip evlerimize ruhen misafir oluyor. Asıl bayram, Ramazan bittikten sonra değil, bizzat Ramazanın içinde kendini gösteriyor. Öyle ki bu bayram senede bir ay gelir ama tam on bir ay bayram sevinci yaşatır. Her hakiki Müslümanın gönlünde Allah korkusu kadar Ramazan sevgisi de yer etmiştir. Bayram değil, Ramazan düğün ayıdır. Bu düğüne herkes iştiyak duymaktadır.
Doktorluğunun yanı sıra tam bir kültür tarihçisi olarak da tanınan ve bilinen Prof. Ahmed Süheyl Ünver, böyle bir medeniyeti tarif ve tavsif eden mezkûr yazısını şu cümleyle bitiriyor:
Çok şükür, Ramazana on ay kaldı, diye bir ay daha yaklaşmanın sevinciyle gözleri yaşaranları bilirim!.
Evet efendim, oruç İslam’ın beş şartından biri olmakla beraber minareleri süsleyen mahyalarıyla, mü’minleri rahatlatan teravihleriyle, iftar sofralarının zenginliğiyle ve bu sofralara davet edilen misafirlere verilen diş kiralarıyla, Hırka-i Saadet ve Hırka-i Şerif ziyaretleriyle, saraylarda yapılan ve bir Osmanlı........
© Yeni Şafak
visit website