Milli Eğitim, Sakallı Celal ve Mahir İz

İlim adamlarımızın; tarihçilerimizin ve sanat erbabının okullarımızda görevlendirilmesi, öğrencilere derslerinin yanı sıra milli ve manevi konularda da ufuk açıcı konuşmalar yapması güzel bir uygulamadır. Son günlerde Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet’le de işbirliği yaparak böyle bir faaliyete başladı. Lakin bu eğitim hizmeti Sözcü ve Cumhuriyet gibi gazetelerin köşe yazarlarını çok rahatsız etti. Bunlar her gün köşelerinde eğitim dinselleştiriliyor, laiklik elden gidiyor, tarikatlar ortalığı istila ediyor diye vâveyla koparıyorlar.

Geçen gün, Cumhuriyet yazarı Emre Kongar’ın “Milli Cehalet Eğitimi” başlığıyla yayımladığı yazıyı buna bir örnek olarak gösterebiliriz. Sayın Kongar, sözlerine “İktidar iş bilmediği, eğitimden anlamadığı, politikayı bilmediği için değil…

Çok iyi iş bildiği, eğitimden çok iyi anladığı, politikayı da çok iyi bildiği için…

Milli Eğitimi tarikatların dernek vakıflarına ve Diyanet İşleri Başkanlığının personeline havale etmiş durumda” diye başlıyor. Kültür tarihimizin ilgi çekici şahsiyetlerinden Sakallı Celal’i de düşüncelerine dayanak yapıyor. Kongar, Sakallı Celal’i bize şöyle tanıtıyor:

“ ‘Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkündür’ sözü bir halk filozofu olan ‘Sakallı Celal’e atfedilir.

Bu iktidar, Sakallı Celal’in söylediği türde bir eğitim yani ‘Cehalet Eğitimi’ yapmakta, çocuklarımızı eğitim yoluyla cahilleştirmektedir.

Bu vesile ile Sakallı Celal’i anımsayalım:

Sakallı Celal’in asıl adı Celal Yalnız’dır.

İkinci Abdülhamit’in Bahriye Nazırı Amiral Hüseyin Hüsnü Paşa’nın oğludur.

Hakkındaki bilgiler Orhan Karaveli’nin ‘Sakallı Celal, Bir Bilinmeyen Ünlünün Yaşam Öyküsü’ adlı kitaptadır. (Pergamon Yayınları,2004)

Galatasaray Lisesi’nde Tevfik Fikret’in öğrencisidir. Fikret’in ‘Hak bellediğin yola yalnız gideceksin’ dizesinde ifade edilen ilkeye uygun biçimde bağımsız, isyankâr ve yalnız bir hayat sürmüştür. Üsküp’te Fransızca öğretmenliği yapmıştır.

Ben Sakallı Celal’in kim olduğunu Üsküp göçmeni olan babamdan öğrenmiştim.

Rasih Nuri İleri, bir protesto için valilik binasının önünü süpüren ve bu nedenle çöpçü sandığı Sakallı Celal’in elini, hocası profesör Kerim Erim’in öptüğünü görünce şaşırdığını yazar.

Sakallı Celal, yazılı bir eser bırakmamıştır ama yakın arkadaşları onun adını bir efsane haline getirmişlerdir. Haldun Taner, Ali Sami Yen, Yusuf Ziya Ortaç, Ahmet Haşim, Nazım Hikmet, Ordinaryüs Profesör Ali Yar bu arkadaşlar arasındadır.

İktidar, bu ‘cahillik eğitimi’ ve bu ‘nüfus ithalatıyla’ ülkeyi Ortaçağ’a geri götürmeyi........

© Yeni Şafak