İnsansızlaşmak…

“Hiçbir insan bir ada değildir

Her insan kıtanın bir parçasıdır

Çanlar kimin için çalıyor diye sorma

Senin için çalıyor.”

Ernest Hemingway’in “Çanlar Kimin İçin Çalıyor” romanı ikinci dünya savaşı öncesinde savaşın, faşizmin acımasızlığının ortasında “insan olmanın” önemini bize bugün de anlatmaya devam eder. Bu nedenle bugün yaşananların edebiyata, sinemaya aktarılması büyük önem taşıyor. Sanatın, edebiyatın, sinemanın ışığı insanı korur, acımasızlığı gelecek nesillere anlatır.

Faslı bir felsefe profesörü olan Taha Abdurrahman Filistin’de olan biten her şeyi “mutlak kötülük” olarak tanımlıyor ve karşılamış olduğumuz zulüm ve trajedinin karşısında duruşun bir insanlık nöbeti olduğunun altını çiziyor. Kant, Hanna Arendt bu konuda kavram geliştiren filozoflar arasında. Kant kötülüğü insan doğasındaki özelliklerden, Arendt’de kötülüğün sıradanlaşması derken totaliter bir rejimden yola çıkıyor. İnsanın düşünmeyen mahluk haline gelmesini öne çıkartıyor. Bu seküler yaklaşımların dışında Taha Abdurrahman kötülüğü İslam düşüncesinden yola çıkarak ele alıyor Gazze’de yaşananları “mutlak kötülük” kavramı ile anlatıyor. Diyor ki; Gazze savaşı bizi kötülüğün bir başka boyutu ile biz yüzleştirdi “kötülükle savaşanların yok edilmesi.”

Bu çerçevede bir konuyu siyasetçilerin görmesi kadar sanat ve edebiyat, sinema çevrelerinin görmesi de büyük önem taşıyor.


WCNSF/ WE CANNOT SAVE FUTURE

Geçenlerde yayınlanan bir video İsrail halkının yanı başında olan soykırıma sessiz kalmanın ötesinde görmemezlikten geldiğini, yok saydığını da gösteriyor. İsrailliler 7 Ekim’den bu yana öldürülen ve aç bırakılan Filistinlilere merhamet göstermediklerini ifade ederken, Gazze’den gelen görüntülerin doğruluğuna da inanmıyorlar ve yüzde 80’inin “kurgu” olduğunu söylüyor. Bir kısmı da bu görüntülerin sahte olduğu, Filistin sempatisi oluşturmak için çekildiğini söylerken aşağılayıcı “Pallywood”/ “Gazawood”........

© Yeni Şafak