Milli teknoloji: İmkânsız zaruret



İsrail’in Lübnan’da elektronik cihazlar üzerinden gerçekleştirdiği terör eylemi, milli teknoloji zaruretini bir kez daha gözler önüne serdi. Evet, milli teknoloji bir gereklilik ama mümkün mü?

Merhum Mehmet Akif, Batı’nın bilim ve teknolojideki seviyesine erişmek ve onu aşmak için “Batı’nın tekniğini almak, ahlakını reddetmek” gibi bir formül önermişti. Akif ve onunla birlikte son Osmanlı münevverlerinin kuvvetle savunduğu formül bugünlerde “bir elinde bilgisayar, bir elinde Kur’an” olarak ifade ediliyor. Ancak 100 küsur yıl önce, dönemin şartları ve bilgisiyle bir çıkış yolu olarak milletin önüne konulan bu formülün geçerliliğini yitirdiğini görüyoruz. Tekniği ahlaktan, ahlakı teknikten ayırmak mümkün değil.

Bugün yaygın şekilde kullandığımız teknik cihazların büyük kısmı savaşlarda silah ve hatta kitlesel imha silahları arayışının bir neticesi. Kapitalizmin azgın kar hırsı da teknolojinin üretiminde ve bir ihtiyaç gibi pazarlanarak hayatımızda başköşeye oturtulmasında etkili oldu.

Bir Müslüman, Müslüman kalarak, böyle bir teknolojiyi üretebilir mi? Çocuk, kadın, yaşlı, engelli demeden, hedef gözetmeksizin, kimi zaman şehirleri toptan yok edecek bir silahın araştırmasını ya da üretimini, Müslüman, Müslüman kalarak yapabilir mi? Emek........

© Yeni Şafak