Bu yazımı izci olan, izcilikte bir dönemi yaşayıp anılarını biriktiren, bugün pek çoğu ile yabancı olduğumuz kişilerin okumasını öneriyorum. Çünkü bu benim için vefayı unutmuş olanlara bir sitem yazısıdır.

İnsanların pandemi hapsi günlerinde oldukları aşılar ile kişiliklerinin değiştiğine, eskisi gibi olmadıklarına, bencillik ve egoizm kültürüne kapıldıklarına; öncelikle insanlık, sonra izcilik değerlerine aldırış etmediklerine ve hatta bunları kaybettiklerine inanır hale geldim.

Kendilerinden hiçbir karşılık beklemeden yardım eden, mutlu eden, gülümseyen bir dünyanın var olması için çaba harcayan insanları yok saymak yadsınamaz bir "insanlık" suçudur. Doğa ile dost olmayan, hayatı boyunca bir hayvanı, bir çiçeği sevmemiş, ağlayan bir çocuğun gözyaşını silmemiş, bir gencin içine düştüğü zor durumdan kurtulması için yardım elini uzatmamış olanlar ne demek istediğimi anlayamazlar. Dünyada başarılı olmayı iyi yerlerde yaşamak, yüksek ücretler almak, şatafatlı masaların gerisinde oturup emir vermek ve ömür tüketmek olarak görenler, kişiliğinden ödün vermeyi, doğanın ve çevrenin yok olmasına göz yummak; kendisinden iyi olanların önüne geçmek için fırsat kollayan ve her türlü numarayı yapanlar asla mutlu olamazlar.

Oysa çevremizde insan odaklı yaşayanlar, öğretmenlerin öğretmeni unvanını çevresinden alanlar, her türlü ayrımcılığa karşı çıkarak başını dik tutanlar, haksızlıklara tek başına da olsa bir şekilde direnenler olmasa acaba ne yapardık diye düşünüyorum. Adaleti kullananlar, devlet gücünü arkasına alanlar, kendilerinin her şeyi en iyi yorumlayanlar olarak görenler mağdur ettikleri insanları hiç düşünürler mi bilmiyorum.

***

Bunca yanlışın yaşandığı bir dönemde iyi şeylerin olması yüreğimize su serpiyor, yaşama sevincimizi destekliyor. Geçtiğimiz günlerde İzmir Karşıyaka Priştine Kültür Merkezi'nde bir müzik ziyafeti vardı. Bu ziyafet Karşıyaka'da yaşayan aynı zamanda "Yaşayan Bestekârlar" olarak anılan bir avuç insanın bir araya gelmesi, yeni ve duyulmamış bestelerini seslendirmeleri tam bir vefa göstergesi idi. Yılların eskitemediği Seher Önal'ın şefliğinde, İskem'in sahnelemesi ile izleyenlere keyifli dakikalar yaşattılar. Bahadır Efil, Erol Eryılmaz, Doç. Dr. Halil Altınköprü ve Işıltan Uşaklıgil'in besteleri, Belkıs Hakan, Emine Altıpköprü, Bengü Kaplan gibi solistlerin eşliğinde neredeyse Karşıyaka'daki müzik insanlarının tümünün katılımı ile geceyi anlamlandırdılar.

Ancak gece daha çok Işıltan Uşaklıgil'e bir vefa gecesi niteliğindeydi ve bu bizi çok duygulandırdı.

***

Ve bir kez daha gördük ki, bu ülkenin sanatçıları hangi branşta olursa olsun ürettikleri eserler var olduğu sürece Türkiye Cumhuriyeti de yaşamaya devam edecek. Hangi yabancı güçler bizi yok etmeye çalışsa da savunulacak; Anadolu her karışı ile kendini savunacak, düşmanca davranışlara direnecek, gerekli cevabı verecektir.

Bu işin en ders alınacak yönüdür. İkincisine gelince…

Henüz izci kıyafetini çıkarmamış, her fırsatta bu güzide teşkilatımızın reklamını yapmaktan gurur duyan, tanıştığı her çocuk ve gence izcilik ruhunu aşılamaya çalışan sevgili Işıltan Uşaklıgil'in Karşıyakalılar dışında emeğini ve vefasını takdir edemeyenler, 40 yılı aşmış hizmetini değerlendiremeyenler, Atatürkçü kişiliği nedeni ile kendi kriterlerine uyduramayanlar utansınlar.

Onun bu çabalarını değerlendiremeyen, Türkiye'de kurulu ne kadar İzcilik Federasyonu ve izci derneği varsa bestelerini söylemelerine rağmen onurlandıramayanlar başlarını ellerinin arasına alıp, oturup düşünsünler.

Şu anda sadece izcilikle ilgili Türk Sanat Müziği formunda 400'ü aşkın bestesi olan Işıltan Uşaklıgil'in eserlerini bir araya toplamaya, onun yaşamında önemli bir yer tutan izcilikle ilgili kesitleri yayınlamaya karar verdik. Diğer bestelerini ise bu işten anlayan dernek ve kurumlara bırakıyorum.

İyi bir dost, iyi bir öğretmen, iyi bir aile babası olmaktan öteye müzik aletleri koleksiyonu ve bunları çalması ile ünlü olan, akordiyonu ile tek kişilik bir orkestra olan Işıltan Uşaklıgil'e bir kez daha bu satırlar aracılığı ile teşekkür ediyorum. İyi ki var, iyi ki varlar…

Bakalım kimler bu vefa gösterisinde yer alacaklar ve yardım edecekler göreceğiz.

Hoş, kendi geleceğini bu tür insanların üzerinden şekillendirmeye çalışanların, başkalarına vefa gösterecek anlayışları olacağına pek inanmıyorum ya…

QOSHE - Sayın Işıltan Uşaklıgil’e vefa… - Taner Tümerdirim
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sayın Işıltan Uşaklıgil’e vefa…

12 35
09.05.2023

Bu yazımı izci olan, izcilikte bir dönemi yaşayıp anılarını biriktiren, bugün pek çoğu ile yabancı olduğumuz kişilerin okumasını öneriyorum. Çünkü bu benim için vefayı unutmuş olanlara bir sitem yazısıdır.

İnsanların pandemi hapsi günlerinde oldukları aşılar ile kişiliklerinin değiştiğine, eskisi gibi olmadıklarına, bencillik ve egoizm kültürüne kapıldıklarına; öncelikle insanlık, sonra izcilik değerlerine aldırış etmediklerine ve hatta bunları kaybettiklerine inanır hale geldim.

Kendilerinden hiçbir karşılık beklemeden yardım eden, mutlu eden, gülümseyen bir dünyanın var olması için çaba harcayan insanları yok saymak yadsınamaz bir "insanlık" suçudur. Doğa ile dost olmayan, hayatı boyunca bir hayvanı, bir çiçeği sevmemiş, ağlayan bir çocuğun gözyaşını silmemiş, bir gencin içine düştüğü zor durumdan kurtulması için yardım elini uzatmamış olanlar ne demek istediğimi anlayamazlar. Dünyada başarılı olmayı iyi yerlerde yaşamak, yüksek ücretler almak, şatafatlı masaların gerisinde oturup emir vermek ve ömür tüketmek olarak görenler, kişiliğinden ödün vermeyi, doğanın ve çevrenin yok olmasına göz yummak; kendisinden iyi olanların önüne geçmek için fırsat kollayan ve her türlü numarayı yapanlar asla mutlu olamazlar.

Oysa çevremizde insan odaklı yaşayanlar, öğretmenlerin öğretmeni unvanını çevresinden alanlar, her türlü ayrımcılığa karşı çıkarak başını dik tutanlar, haksızlıklara tek başına da olsa bir şekilde direnenler........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play