Dar gelirlinin talebini baskılamak, gelir adaletsizliğini körüklüyor

AKP hükümeti, ekonomideki öncelikli politikasını "enflasyonla mücadele" olarak açıklamıştı.

Bu mücadelede en çok "talebi baskılama" yöntemini kullanıyorlar.

TÜİK'in enflasyonunun ENAG'ın enflasyonundan düşük hesaplanmasının sebebi bu: Emeklilerin ve memurların talebini baskılamak...

2024 yılsonu enflasyonu yüzde 44,38 olmasına rağmen 2025 yılının asgari ücretine yüzde 30 zam yapılmasının sebebi bu.

Yine 2025 yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 30 seviyesinde olmasına rağmen asgari ücrete yüzde 27 zam yapılmasının sebebi bu. Net yılsonu enflasyonunun ocak ayının başında belli olacağını hatırlatalım.

Dikkat ederseniz yüksek faizle, rant projeleriyle, Yap-İşlet-Devret yöntemleriyle, kamu-özel işbirliği projeleriyle, özelleştirme politikalarıyla sermaye grupları kârlarına kâr katarken, asgari ücretlilerin, emeklilerin, memurların gelirleri baskılanmaya çalışılmaktadır.

Bunun adına da enflasyonla mücadele denmektedir ve bu mücadelenin acı faturası dar gelirliye kesilmektedir.

Bunun sonucu gelir adaletsizliğidir.

Ülkemizdeki gelir adaletsizliği tablosunu TÜİK'in Gelir Dağılımı İstatistikleri ortaya koymaktadır.

2025 verilerine göre, en yüksek eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine sahip yüzde 20'lik grubun toplam gelirden aldığı pay yüzde 48 olurken en düşük gelire sahip yüzde 20'lik grubun aldığı pay ise yüzde 6,4 oldu.

1 kişiye 9 pul, 9 kişiye 1 pul hikayesi...

Toplumun en yüksek gelir elde eden yüzde 20'sinin elde ettiği pay, en düşük gelir elde eden yüzde 20'sinin elde ettiği paydan 7,5 kat daha fazla.

Bu oran, yüzde 10'luk dilimlere düşürüldüğünde gelir uçurumu........

© Yeni Mesaj