Taşımalı eğitim ve köy öğretmeninin kayıp rolü | |
Amacı insanı kazanmak olan bu güzide mesleğe ömrünü veren öğretmenlerimizin emekleri, Türkiye'de eğitimin bugün neden tıkandığını anlamamız için en önemli çıkış noktasıdır. Öğretmenlik yalnızca bir meslek değil; bir toplumun kültürel sürekliliğinin, vicdanının ve hafızasının taşıyıcısıdır.
Bugün gelinen noktada "atanan–atanamayan" ayrımı, ekonomik sıkıntılar, mesleğin itibar kaybı gibi başlıklar elbette önemli; ancak ben bu yazıda özellikle köy öğretmeninin kayboluşu üzerinden resme odaklanmak istiyorum.
Çünkü en büyük kırılma burada yaşandı.
KÖY ÖĞRETMENİ: BİR KÖYÜN HAFIZASIYDI
Rahmetli Celal Mısır Hoca'nın şu hatırası aslında her şeyi özetliyor:
"Köye öğretmen olarak gittiğimde camide imam yoktu; imamlığı ben yapardım. Köyde bir kavga olunca bana gelinir, bir ölüm olunca bana haber verilirdi. Cenazeyi ben yıkar, namazını ben kıldırırdım."
Öğretmen, köyde sadece ders anlatan kişi değildi;
toplumsal düzenin ana omurgasıydı.
Bugün ise öğretmen artık köyde değil; öğrenciler köyden merkeze taşınıyor.
TAŞIMALI EĞİTİM: KÖYÜ BOŞALTAN SESSİZ DÖNÜŞÜM
1990'lardan itibaren hızla yaygınlaşan taşımalı eğitim sistemi, eşitsizliği azaltma iddiasıyla uygulanmaya başladı; fakat etkisi tam tersine döndü.
Temkinli bir ifade ile:
• Bağımsız medya ve sendika........
© Yeni Mesaj
visit website