BTP’yi siyasetin yeni merkezine taşıyan dinamikler

Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) 9. Olağan Büyük Kongresi, yalnızca partinin iç gündemi açısından değil, Türkiye'nin mevcut siyasal ve sosyo-ekonomik iklimi açısından da dikkatle okunması gereken bir gösterge niteliğindeydi. Salonun doluluğu, gençlerin görünürlüğü, farklı sosyal kesimlerden katılım ve kamuoyundaki yoğun ilgi, basit bir "kongre coşkusu" ile açıklanamayacak kadar derin bir dönüşümün işaretlerini taşıyor. Bu tablo bize şu soruyu sorduruyor: Neden BTP'ye yönelen bir ilgi artışı var?

Bu sorunun cevabını bulmak için Türkiye'nin mevcut siyasal yapısını, ekonomik gerçeklerini ve toplumsal beklentilerini birlikte değerlendirmek gerekir.


GELENEKSEL SİYASETİN TÜKENMİŞLİĞİ

Türkiye'de siyaset uzun süredir iki ana blok arasında sıkışmış durumda: Bir yanda iktidarını korumayı "başarı" ölçütü hâline getiren mevcut hükümet,
Diğer yanda bu iktidara sürekli itiraz eden fakat toplumsal karşılık üretmekte zorlanan muhalefet. Bu yapı, literatürde "kilitlenmiş siyasal alan" olarak tanımlanan mekanizmayı oluşturuyor. Yani aktörler yer değiştiriyor ama siyaset yeni bir şey üretmiyor. Partilerin önemli bir bölümü, seçmeni geleceğe dair somut projelerle değil, karşıtlık ve kutuplaşma diliyle konsolide etmeye çalışıyor.

Tam da bu noktada BTP'nin yükselen ilgisi, sistemdeki boşluğu dolduran alternatif bir teklif olarak görülüyor. Çünkü parti uzun süredir Türkiye'nin temel yapısal meselelerine yönelik çözüm modelleri sunmakla dikkat çekiyor: sosyal devlet, vatandaşlık maaşı, ev kadınlarına temel gelir güvencesi, borçlanma ekonomisinden üretim ekonomisine geçiş, güçlü orta sınıf inşası…

Bu söylemin, mevcut siyasi aktörlerde görülmeyen bir yenilik barındırdığı açık.


EKONOMİK GERÇEKLİK VE SOSYAL TALEPLER

Türkiye bugün derinleşen yoksulluk, orta sınıfın erimesi ve........

© Yeni Mesaj