menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Doğu Akdeniz–Afrika Boynuzu hattı ve Türkiye’nin kaçırdığı bütünlük

17 1
previous day
İsrail'in Doğu Akdeniz ve Afrika Boynuzu'nda eş zamanlı ilerleyen politikaları, bölgesel rekabetin artık tek bir deniz ya da tek bir cephe üzerinden okunamayacağını gösteriyor. Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile geliştirilen askeri iş birlikleri ile Somaliland'a yönelik tanıma tartışmaları, farklı coğrafyalara ait gibi görünse de aynı stratejik aklın ürünüdür: deniz yolları üzerinden nüfuz inşası.

Doğu Akdeniz'de İsrail'in Yunanistan ve GKRY ile kurduğu hat, çoğu zaman enerji projeleriyle anılıyor. Oysa bu iş birliklerinin asıl değeri, İsrail'e Avrupa merkezli bir siyasi ve hukuki temas alanı açmasında yatıyor. Ortak tatbikatlar, savunma sanayi anlaşmaları ve istihbarat paylaşımı, İsrail'in bölgedeki varlığını geçici askeri ortaklıkların ötesine taşıyor. Böylece Doğu Akdeniz, İsrail için yalnızca bir enerji havzası değil; siyasi meşruiyet üreten bir alan haline geliyor.

Bu denklem, güneyden Kızıldeniz'e uzanmadığı sürece eksik kalıyor. Babülmendep Boğazı, İsrail açısından artık uzak bir ticaret rotası değil; doğrudan ulusal güvenliği etkileyen bir geçiş noktası. Yemen merkezli Husilerin deniz trafiğine yönelik eylemleri, İsrail tarafından tekil saldırılar olarak değil, İran merkezli bölgesel bir ağın uzantısı olarak değerlendiriliyor. Dolayısıyla İsrail, tehdidi yalnızca askeri değil, coğrafi ve siyasi zeminiyle birlikte ele alıyor.

Bu noktada Somaliland meselesi devreye giriyor. Somaliland, uluslararası hukukta tanınmayan ancak fiilen devlet benzeri kurumlar kurmuş bir yapı. İsrail'in bu yapıyı tanıyan ilk ülke olma ihtimali, askeri bir hamleden ziyade hukuki ve diplomatik riskleri........

© Yeni Mesaj