menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Özlem ve çaresizlik

13 1
05.12.2025
'6284 sayılı kadına şiddet yasasının gölgesinde, sessizce yalnızlaştırılan suçsuz babaların çektiği adli, idari ve psikolojik eziyet.'

Bir kapı zili…

Veya bir telefon...

Bir polis memuru…

Bir jandarma görevlisi...

Bir uzaklaştırma tebliği…

Hepsi birkaç saniyede olup bitiyor.

Ve çoğu zaman, ortada detaylı bir inceleme ya da somut bir delil bile olmadan bir baba evinden, düzeninden ve en önemlisi çocuğunun hayatından koparılıyor, ya da uzaklaştırılıyor.

Son yıllarda 6284 sayılı yasa kapsamında verilen haksız uzaklaştırma kararları, özellikle boşanma ve anlaşmazlık süreçlerinde kötüye kullanılabildiği için çok sayıda babayı mağdur ediyor.

Bir cümlelik beyan, bir dilekçe ve sonuç. Baba evsiz, çocuk ya da çocuklar babasız kalıyor.

Adalet bu kadar hızlı mı olmalı?

Elbette hiçbir yasaya, hiçbir koruma mekanizmasına gereksiz eleştiri yöneltmek doğru değil. Kadınların korunması bir lüks değil, zorunluluktur.

Ancak "koruma" amacıyla çıkarılan bir yasa, delilsiz ceza niteliğinde uygulanmaya başladığında, hem adalet hem toplum zarar görüyor.

Baba olmak sadece eve para getirmek değildir; çocuğun saçına dokunan el, güven veren ses, omuza yaslanan sıcaklıktır.

Ama bugün birçok baba, savunma hakkı bile verilmeden evden çıkarılıyor. Hemen ardından gelen görüşme düzeni ise çoğu zaman ayda iki kez, birkaç saatlik buluşmalardan ibaret.

Baba bir misafir oluyor; çocuk ise misafir ağırlayan…

Asıl travmayı kim yaşıyor?

Uzaklaştırma kararlarının en ağır yükü aslında........

© Yeni Mesaj