Saadettin Saran, Rümeysa, Nedim Şener ve diğerleri
Abartısız her gün uyuşturucu, uyuşturucu kaçakçılığı, yolsuzluk, vurgun, kara para aklama, bahis, dolandırıcılık, rüşvet, yargı borsası gibi nice başlıklar ile güne uyanıyoruz.
Ünlü, ünsüz binlerce kişi gözaltına alınıyor, tutuklanıyor.
Sonra bu kişilerin telefonlarından ya da 'itirafçılıklarından' yeni operasyonlar ve bir o kadar daha baskın gözaltılar, tutuklamalar…
Dikkat ettiniz mi?
Çürümüşlük ortada. Ama bunca operasyonda bir tek siyasetçi daha doğrusu iktidar ve ittifakından bir tek isim bile yok. İşlenen suçların tamamı organize. Ama bir tek yönetici yok.
Bu normal mi?
Diyen olabilir ki, ülkeyi yönetenler asla bu suçlara bulaşmaz.
Bende derim ki, ülke yönetiliyor olsaydı böylesi bir tablo ortaya çıkar mıydı?
Ülkeyi bu hale kim getirdi?
Ekonomide, sağlıkta, eğitimde, yargıda, tarımda, imarda vs. hemen her alanda nice skandallar yaşandı. Tek bir hesap veren çıkmadığı gibi tek bir hesap soranda çıkmadı.
Reza Zarrab, Sezgin Baran Korkmaz gibilerin muhatapları korundu.
'Para gelsin de nereden, nasıl gelirse gelsin' mantığı ile 'Varlık Barışı' yasası çıkarıldı.
Aynı şekilde 'İmar Barış' adı altında İmar Yasasında 150'den fazla değişiklik yapıldı.
Ergenekon sürecinde, 'Türkiye'de temiz eller sürecinden rahatsızlık duyanlar var 'diyenler bugün suskun.
2011 seçimleri öncesi Deniz Baykal ve MHP'li vekillerin kasetlerini mitin meydanlarında dillendirenler bugün suskun.
17-25 Aralık sürecini 'kumpas' olarak tanımlayıp, kapatanlar bugün suskun.
Halil Falyalı ve muhasebecisinin dosyasını kapatanlar bugün suskun.