ATEŞ YAKMAZ SU BOĞMAZ BIÇAK KESMEZ..

“Anam babam sana kurban olsun ” “Seni yaratana kurban olayım” “ Kurban olduğum nelere kadirsin” ”Canım Kurban olsun senin yoluna adı güzel kendi güzel Muhammed” (Yunus Emre)

Kurban geleneği ilk insan, ilk peygamber olan Atamız Hz Âdemin çocuklarının (Habil ve Kabilin) Allah’a sundukları hediye (kurban) ile başlamıştır. Allah’ın insanın içine yaratılışta yerleştirdiği “kendisinden güçlü yaratıcıya (bazen O’nun gazabından korunmak bazen O’nun gücünden faydalanmak için) hediye verme, Kurban etme geleneği/âdeti” zaman içinde çok büyük değişikliklere uğramıştır. Her devirde, her yerde (6 Kıtada, 7 iklimde ) birbirlerinden tamamen habersiz medeniyetlerde, devletlerde, toplumlarda kurban geleneğine rastlanır.

Tarihin derinliklerine gidince Mısırda, Mezopotamya’da, Japonya’da, Çin’de, Hindistan’da, Eski Yunan’da, Fenikeliler’de, Anadolu’da (Frigler, Hitiler), Amerika’da (Aztekler, İnkalar) Orta Asya’da yaşayan atalarımız Türklerde de kurban kültürü vardır. Kurbanlık olarak hayvanların her çeşidi (tavuk, güvercin, keçi, koyun, at, boğa ..) bitkilerden ve meyvelerden elde edilen yiyecek ve içeceklerin her nevi tapınaklara/ mabetlere hediye (kurban) olarak sunulmuştur. İnsanlar, kavimler, devletler başlayacakları büyük işlerden (savaşa çıkmak, ekin ekmek, büyük binalar yapmak) önce tanrının yardımını almak; O’nun kendilerine, mahsullerine, ülkelerine vereceği zararlardan korunmak için kurban kesmişlerdir.

Allah’ın gönderdiği hak dinden ayrılan insanlar zamanla bu kurbanları çeşitlendirdiler. Allah’a (Tanrıya) en sevdiklerini kurban........

© Yeni Meram