Eylül’ü severim…
Güzel haberleri beraberinde getirdi bana Eylül. Dünya için pek öyle değil aslında. Güzelliğinden çok acı, gözyaşı ve gözaltılar getirdi dünyaya…
11 Eylül saldırılarında New York’ta 2 bin 976 kişi öldü. Yine 1939’un bir Eylül’ünde Almanya’nın Polonya’ya saldırmasıyla 2. Dünya Savaşı başladı. 1962 Eylül’ünde İran’da tarihin en büyük depremlerinden biri oldu 12 binden fazla insan hayatını kaybetti. 1978’de de İran, yine depremde 20 bin kişiyi kaybetti. Takvimler yine Eylül’ü gösteriyordu.
6-7 Eylül Olayları tarihin utanç sayfalarıdır, belleklerimize kazınan…
***
1980 12 Eylül Darbesi’yle Türkiye kaynadı. 1972 Münih Olimpiyatları’nın kana bulanması da Eylül ayında olmuştu. Bunlar dünyayı sarsan gelişmelerdi.
Bense Eylül’ün 14’ünde dünyaya geldim.
Eylül ayındaydı ilk aşkım, doğum günümün hemen ertesinde. İlk el ele tutuşma, ilk sarılma, ilk öpüş…
Sonra Eylül’dü adı, Londra sokaklarını birbirine kattığımız o kısa ama coşkulu aşkın… Otobüslerinde fallar açtığımız, sokaklarına izler bıraktığımız ve her bir köşe başında düşlere daldığımız.
O günleri düşündüğümde, Ümit Yaşar Oğuzcan selamlar beni “Ben Bir Eylül Sen Haziran” şiirinden dizelerle:
“Bir eylüldü başlayan içimde
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını
Çimenler sararmıştı
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı
Katar katar gidiyordu kuşlar uzaklara
Deli deli esiyordu rüzgar
Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa
Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar
Neydi o bir........© Yeni Düzen