“Resim yapmadığım günler oluyor, ama inanılmaz, hani Orhan Veli’nin dediği gibi tarif edilmez kederlere bulanıyorum ben o günlerde. Görevini yapamamış bir insan gibi ağlaya sızlaya gider yatarım. Hasta olurum resim yapamazsam. Uyanırım, ilk işim atölyeye gitmek olur. Atölye de hemen yatak odamın yanında. Akşam gün ışığıyla bıraktığım yerden başlarım” resim yapmaya olan tutkusunu bu sözlerle anlatıyor resmin büyük ismi Nuri İyem. Gerçi onun ağzından bu tutkuyu okumasak olsak bile, yaptıklarını görünce bu büyünün etkisini hemencecik anlayabiliyoruz.
***
İstanbul’da Casa Botter’de sanatseverleri ağırlayan “Solo Botter: Nuri İyem” sergisini ziyaret ettim.
Serginin küratörlüğünü Levent Çalıkoğlu yapıyor. “Botter Sergileri” serisinin ikinci sergisi olma özelliğini taşıyan “Solo Botter: Nuri İyem” sergisinin açıldığı yer ise İstanbul’un ilk art nouveau yapısı Casa Botter.
Anadolulu kadın portreleriyle ün salan, toplumsal gerçekçi akımın önde gelen ressamlarından olan ve 1915’te dünyaya gelen Nuri İyem’in kendine özgü sanatçı kimliğini ve çalışmalarını hatırlatmak amacıyla İBB Miras ve İBB Kültür işbirliği ile kapılarını açtı bu sergi.
***
Resimlerine bakar bakmaz duygusal bir yakınlık kurabileceğimiz imgelere odaklanmıştır Nuri İyem’in sanatı.
Anadolulu kadın portreleriyle tanınan İyem, her seferinde yeni baştan yorumladığı ikonik kadın yüzleri, renk ve ışık ile yoğunlaşarak romantik bir atmosfere bürünen manzaraları, köyden kente göçün sembolü haline dönüşen figürlü kompozisyonları, her türlü yokluğa ve zorluğa rağmen umutlarını yitirmeyen aşıkların sevgi dolu portreleri onun resim sevgisini toplumun tüm kesimlerine yayma arzusunun işaretleri ile doludur.
Türk edebiyatının devlerinden Ahmet Hamdi Tanpınar’ın, Bir heykel kadar sımsıkı, yeşil mehtap aydınlığı kadar zarif, geçmiş zamanın havasını içinde taşıyan eski fresk ve ikonalar kadar yalın dediği kadın yüzleri, köyden kente göçün yoğunlaştığı, bireye ait sosyal hakların kadınlar aleyhine işlediği bir dönemin ürünüdür.
Burada ressama bir paragraf açmamız gerekiyor.
Kendine özgü sanatçı kişiliği, resim tekniğindeki özgürlük ve zengin konu çeşitliliği bakımından Nuri İyem’in 3500 eser ile modern sanat tarihinde özel bir yeri vardır.
1941 yılında kurulan, “Liman Kenti İstanbul” başlıklı ilk sergilerinde dönemin liman işçilerinin yaşantılarını konu edinen “Yeniler” grubu sergilerine katılarak başlayan profesyonel sanat kariyerinin merkezinde keskin bir gözlem gücü ile yaklaştığı insan ve doğa sevgisi bulunmaktadır. “Yeniler” de İyem ile........