Rauf Raif Denktaş KKTC’nin Cumhurbaşkanı’ydı…
“Zorlamasınlar, değil New York’a, Ortaköy’e bile gitmem” demişti…
-*-*-
Kıbrıs gazetesinde genç bir muhabirdim…
Sevgili Sami Özuslu da aynı gazeteye bizden biraz sonra gelmişti…
-*-*-
O dönemde gazetede ciddi sayıda muhabir vardı ve her muhabirin sorumlu olduğu başkanlık, bakanlık falan söz konusuydu…
Ben de “Cumhurbaşkanlığı muhabiri”ydim…
Sami Özuslu da ben olmadığım zamanlarda aynı görevi yapan ama başka bakanlıklardan falan sorumluydu…
-*-*-
O gün ikimize de “birlikte gidin” denmişti…
Asil Nadir İngiltere’den yeni “kaçmıştı”…
Başına büyük felaketlerin geldiği dönem…
Patron oydu…
Mehmet Ali Akpınar da Genel Yayın Yönetmeni…
-*-*-
O zaman ile şimdiki zaman arasında ne benim ne de Sami’nin siyasi duruşu değişti…
Ve siyasi tavrımız ya da duruşumuz nedeniyle “Bunlar Saray’a giremez” diyen biri yoktu…
Saray’ın avlusuna girdiğimiz zaman ya da Denktaş beyin odasına alındığımızda, kimse bize “düşman” gözüyle bakmazdı…
Bakan olursa da, Denktaş uyarırdı…
-*-*-
Tabii o dönemde de tıpkı şimdiki dönemde olduğu gibi, kraldan kralcı olan, yağcılık yapmaktan başka bir moka da yaramayan insan kalabalığı elbette vardı…
-*-*-
Bir gün, Denktaş’ın danışmanı olan merhum dayım Ahmet Teralı’yı “Serhat İncirli’nin dayısıdır efendim” diyerek şikayette bulunmuş dönek yalakanın biri…
Denktaş, “sinek ota da konar moka da” demiş!
-*-*-
Neyse!
Denktaş, “Zorlamasınlar, New York’a değil, Ortaköy’e bile gitmem” dedi ya!
Sözü tabi ki Türkiye’yeydi!
Türkiye o zaman da, şimdi olduğu gibi “Kıbrıs meselesi” söz konusu olduğunda Denktaş beyle birlikte çalışılır ve bazen “gideceksiniz........