Geçmişte yaşanılan mahalle ve onun gündemleri hayatın merkezindeydi. Komşular en önemli sosyal çevreydi. Akrabalarla bağlar en güçlü olandı. Bugün ise mahalimiz genişledikçe genişliyor. Her an her yerde olma imkânımız var. Tanrılar gibi. Oysa fani olduğumuzu hiç bu kadar derinden hissetmemiştik. Yaşamın her türlü nimetine ulaşma şansımızın olduğunu, gövdemizin, sınıfımızın, sosyal statümüzün kader olmadığını varsaydığımız bu zamanda Azrail de arkadaş listemizin ön sıralarında. Salgınlar, ani ölümler, doğal felaketler, kazalar ardı ardına geliyor. Dünyanın kaderini bir takım sahte, tuhaf, tarihin karanlık sayfalarından hortlamış liderler belirliyor. Kitleler onları seçiyor ya da bir biçimde onlar seçtiriliyor. Militarizm çağ atlıyor. Teknoloji öldürmenin emrine amade. Ülkeler en çok teknolojik silahlarıyla övünüyorlar. Savaş kaçınılmaz bir gerçeklik gibi sunuluyor.
Yepyeni bir kuşak var… Bir yanları zehirli diğer yanları gülistan. Hızla eskiyen bir şey var karşılarında. Eskime hızı dudak uçuklatacak düzeyde. Bize dinozorlar ne kadar uzaksa bizim bazı değerlerimiz de onlara o kadar uzak. Abartıyorum elbette ama çok yabancı bir geçmiş onlar için bizimkisi. Pek çok farklı zaman dilimini aynı anda yaşıyor gibiyiz. Her değişim kendine direneni de tetikliyor.........