Her şey öylesine büyük bir hızla eskiyor ve değersizleşiyor ki nereye tutunacağını, nerede derin bir anlam bulacağını bilemiyor insan. Daha birkaç gün önce göklere çıkarılanın bir bilgi, bir hamle ile yerlerde süründüğünü görebiliyoruz. Kalbinde sadakat taşıyanlar için çok zor bir yer haline geldi artık dünya. Her şeyin geçici olduğu hissi gittikçe artıyor sanki. Oysa insan bu dünyada geçici olduğuna dair o katlanılmaz duyguyu başka şeylerle ikame etmeye çalışmış hep. Bir anlam, bir yücelik aramış, sonsuzluğa doğru hamle yapmış. Şimdilerde ise tüketmek, silmek, yok etmek, engellemek, karalamak, linç etmek, kalemi kırmak günün en yaygın pratiklerinden. Bugün baş tacı edilenin yarın yerlerde sürünmeyeceğinin hiçbir garantisi yok.
Bir yandan eskisinden daha görünür haldeyiz; özel ve kamusal arasındaki sınır daha silik hale geliyor, özel alan-kamusal alan dikotomisi zayıflıyor, diğer yandan ise bunca görünürlük görünmezliğe dönüşüyor. Görünür hale gelenlerin çokluğu içinde kaybolup hiçleşmeye başlıyoruz.
Bir yanda derin bir nihilizm diğer yanda dinsel fanatizm. İkisi birbirini besliyor.
Kendimle kaldığım anlarda sadece ben mi böyle kaybolmuş, heyecanını yitirmiş, kırık bir kalbin acısıyla kalmış haldeyim diye düşünüyorum ama başka hayatlara bakınca pek de yalnız olmadığımı görüyorum. Şu an kendini doruklarda hissedenlerin her an oralardan yuvarlanabileceğini........