ARALIK HÜZNÜNÜ AŞMAK

Aralık ayına geldiğimize inanamıyorum. Zaman hızla akıyor klişesini söylemek zorundayım burada. Birkaç gündür fiziksel ve ruhsal bir yorgunluğu inkâr etmeye çalışıyorum. Hep yaptığımdır bu, bir çeşit yenik düşmeme stratejisi. Şimdiden takvimin Aralık sayfası dolmaya başladı bile. Şiir dinletileri, toplantılar, yeni yıl partileri… Havalar da değişiyor. İnsan böylesi havalarda eve kapanıp kitaplarla, yazıyla baş başa kalmak istiyor. Bu sabah bir iç sıkıntısı ile uyandım nedense. Dün gece geç dönmüştüm eve. Pharos Vakfı’nda Quartet Gerhart adlı Katalan dörtlünün muhteşem konserini izledim. Pharos Vakfı düzenli olarak harika müzisyenler getiriyor adaya. Denk düştükçe gitmeye çalışıyorum. Sonrasında İspanyol Elçiliği’nin ikramı şarap eşliğinde dünya meseleleri üzerine lafladık. Belki de ondan bu sıkıntı.

Geçenlerde Fikret Demirağ Festivali’nde sohbet ettiğim genç bir anne kızının öğretmenin çevresel yıkım, küresel ısınma ile ilgili anlattıklarından feci halde korktuğunu, psikolojisinin bozulduğunu anlatmıştı. Çocuklara bunu yapmamak lazım galiba. Bilinçlenmeliler elbette de bu kadar kaygı yüklemek haksızlık. Eylem halinde olmak iyimserlik verir ya; çevre aktivizmine yönlendirilmeli çocuklar.

Saçma bir şey yapıyorum bir süredir. Planlı değil, spontane biçimde kafamdan geçen bir şey. İstanbul’da bir metroda başlamıştı. Bu vagondan biri yakın zamanda ölecek diye düşünmüştüm. Sonra aynı şey tekrarlamaya başladı. Bir........

© Yeni Düzen