KKTC’de sahte diploma skandalı ardından Kıbrıs Rum tarafı hem uluslararası konumlarda hem de adada Kıbrıslı Türklere karşı yoğun bir hukuk mücadelesi başlattı.
Önce KKTC üniversitelerinin diplomalarını “sahte devletin – sahte diplomalar dağıtan üniversiteleri” argümanı ile uluslararası geçerliliğini sorgulatma ve üniversitelerin varlığını tehdit eden hukuki çalışmalar başlattı. KKTC ekonomisinin önemli üç sütunundan biri olan yüksek öğrenim sektörüne darbe indirildi, bazı ülkeler gençlerinin KKTC üniversitelerine eğitime gitmelerini engellemeye başladı… Bu devam ederken de KKTC ekonomisinin üç sütunundan bir diğeri olan inşaat sektörünü hedef alarak, yabancıların yatırım yapmalarını, KKTC’den taşınmaz mülk edinmelerini engelleyecek, caydıracak ve dahi korkutacak hukuki işlemler yapmaya başladı. Ardından da KKTC ekonomisinin üçüncü sütunu olan turizme önemli bir darbe indirmek üzere dünyanın en büyük turizm şirketlerinden olan Almanya merkezli TUI’ye KKTC ile ilgili operasyonlarını sonlandırma zorunluğu getirdi.
Kıbrıs Rum tarafının açtığı ve dahasını açacağı beklenen davalar doğrudan hükümet marifetiyle yürütülmektedir; siyaset iradeyi oluşturdu, hukukçular da yolunu yordamını… KKTC ekonomisin üç sütununun paydaşları ise bu hukuki saldırıda kendi başlarının çaresine bakmakla karşı karşıya… Sektörün örgütleri hukuki savunma ve dahi karşı saldırı hazırlamak için kendi çalışmalarını yapıyor. Evet, hükümet ile istişare var, Cumhurbaşkanı (CB) ile istişare var ama çareleri bulmak, saldırıya karşı dirençli savunma yapmak ve saldırıyı bertaraf etmek onların ensesine kalmış…
Hükümete bakarsınız, UBP’nin kurultayına angaje… CB’ye bakarsınız, UBP’nin kurultay sonucu derdinde; gelecek CB seçiminde adaylığının kaderi........