Budapeşte!
Bir masa ve çevresinde mavi koltuklar, o koktuklarda Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı, Yunanistan Dışişleri Bakanı, TC Dışişleri Bakanı…
Bir de “tercüman.”
Kıbrıslı Türklerin derdine değil, Erdoğan’ın diline…
Diplomasi anlamında tam da Kıbrıs’ın bugününü anlatıyor.
O masada Kıbrıslı Türkler temsil edilmiyor.
Masada olmasak da adada varız.
Öznesiyiz bu ülkenin…
Ama giderek tenhalaşıyor sesimiz…
***
Biraz da pozitif bakalım meseleye…
Diyalog önemlidir.
Hele hele Kıbrıslı Rumlarla, Türkiye’nin ilişkileri mutlaka iyileşmelidir.
Biliyorsunuz, Kıbrıslı Rumların önemli çoğunluğu için Türkiye “işgalci” bir ülkedir.
Topraklarına “zorla” el koymuştur.
Bir taraf “kurtarıcı” görür, bir taraf “bölücü.”
Birleşmiş Milletler arşivlerinde “işgalci” olarak ilk suçlanan ülke Yunanistan’dır aslında…
Kıbrıs’ın tarihi Cumhurbaşkanı Makarios, 19 Temmuz 1974’te, New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na hitap etmiştir:
“Yunanistan’daki askeri rejim Kıbrıs’ın bağımsızlığını hunharca ihlal etmiştir. İşgal devam etmektedir ve Kıbrıs’ta Yunan subayları olduğu sürece de devam edecektir. Yunan cunta darbesi istiladır; tüm Kıbrıs........© Yeni Düzen