Ne kadar çok sanat, o kadar direniş |
Sanat, hayatı yeniden anlamlandıran bir yaratıcılık.
“Bienal Lefkoşa” odağında pek çok değerlendirme, eleştiri, analiz okudum.
Ülkenin karanlığı, kısır döngüsü ve bitmeyen yozlaşması içinde; nitelikli bir tartışma ortamının bile insanı ferahlatan, nefes aldıran bir tarafı var.
“Bienal Lefkoşa” etrafında oluşan tartışmalar, ülkenin sıkışmış gündeminde nadir rastladığımız nitelikte bir düşünsel yoğunluk yarattı.
Bu tartışmaların bir sonraki organizasyon için yol gösterge ve geliştirici olacağına inanıyorum.
***
Lefkoşa Surlariçi’ndeki mekânlar gerçekten büyüleyici. Birine ilk kez gittim: Tanzimat No: 54.
Umarım bu bina kalıcı bir sanat atölyesine dönüşür; o özel mimarisi, samimi iç avlusu ve bahçesiyle yeni eserlerin üretildiği yaratıcı bir buluşma alanı olur.
Brezilya’dan, Avustralya’dan, Venezuela ve İtalya’dan tasarımcıların işlerini izledim binaya girer girmez… Ancak ziyaretimin asıl nedeni, üç genç sanatçı Nihal Soğancı, Ceren Emmioğlu ve Ahmad........