Kapsayıcı “Yeni Türkiye”mi üsttenci “Eski Türkiye”mi?

Türkiye birkaç gündür “Yeni Türkiye” başlığını konuşuyor. Küçük bir kesim “eski Türkiye daha iyi” derken çoğunluktaki kesim de “Yeni Türkiye vakti geldi de geçiyor” diyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden gündeme taşıdığı “Yeni Türkiye” başlığının altında travmaların eşlik ettiği sayısız alt başlık var. Erdoğan’ın yaptığı açıklama sadece siyasete ve ekonomiye yorumlansa da işin aslı öyle değil. İşin aslı çok daha derin ve yoğun bir muhteviyata sahip. Aslına bakarsanız her sade vatandaşın zihninde yer etmiş bir “eski Türkiye” travması mevcuttur.

Kimi ulaşılamayan eğitime, kimi kuyruklara vesile sağlık sektörüne, kimi olmayan teknolojiye, kimi askeri vesayete, kimi de yok sayılan diline-kültürüne-dini inançlarına dair travmasını taşır yüreğinde. Herkesi ve her şeyi tek tip (homojen) bir yapıda gören üsttenci eski Türkiye anlayışının en mağdur ettiği kesim elbette ki siyaset ve Türk olmayan halklardı. Sokakta oynayan çocuklar bile etiketlenirdi balkondan kendi çocuklarına “sakın Kürtlerle oynamayın” diye seslenen anneler tarafından. Ya da başı örtülü bir kadın alınmazdı askeri sosyal alanlara. Ya da insanlar ana dilini konuşamazdı sokaklarda. Ya da Alevi vatandaşların suyu ve yemeği bile dışlanırdı “haram” diyerek.

Bir Kürt, Alevi, Roman ve daha nice “farklı” ile evlenmek vatana ihanet etmek gibi bir........

© Yeni Birlik