Irak’ta şimdi her alanı ele geçirmiş İran var, paralel yapılanmalarıyla Suriye var, ciddi destek bulan İsrail var, her kesime hitap eden kaos senaryolarıyla ABD var, zayıflamış olsa da Avrupa var, kurumsallaşmış DEAŞ var, şehre inmiş PKK var, finansal desteğinin gücüyle Körfez var, ticaret-proje-dostluk köprüleriyle Uzakdoğu var, iletişim/sosyal medya/teknoloji ağlarının yarattığı toplumsal güç var ve daha nicesiyle Irak eski Irak değil…
Özetle Irak; “çok sesli küresel orkestra” şimdi.
Ve bu orkestra Türkiye’yi ciddi anlamda meşgul ediyor.
Pek çok kesim Suriye ve Irak’ı aynı kefede değerlendirse de bana göre Irak’ın güçlü bir aurası var çünkü Irak’taki dini-kültürel-mezhepsel başlıklar halâ köklerine bağlı ve bu bağlar son süreçte yeniden güç bulmaya çalışıyor.
Suriye ise onlarca yıldır yaşadığı ayrışma-çatışma-gerginlik-yıkımlar-göçler-içeriden çürüme-sosyolojik çöküş ile iyice yoruldu ve pek çok kadim cevheriyle olan bağı zayıfladı.
“Irak Çınar’ı” köklerine olan bağlılığını halâ korurken Şii Arap hakimiyetindeki merkezi dengede, irili ufaklı tüm dallarına şu mesajı ısrarla veriyor şimdi; “farklılığına saygı duyuyorum, sahip çıkıyorum, değer veriyorum, anayasamda yer ver fakat sende dümende benim olduğumu ve öncelikle Irak Vatandaşı olduğunu........