menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

NATO Washington Zirvesi: Temel çıktılar ne oldu?

11 0
15.07.2024

Zira, Washington Ukrayna Savaşı ile ilgili Batı’nın bardağını yarısı dolu-yarısı boş olarak görüyor ve dolu kısmın NATO’nun güçlendirilmesi ile ilgili olduğunu düşünüyor. Biden Yönetimi, göreve geldiği andan itibaren NATO caydırıcılığını ve ortak savunmasını güçlendirme yanlısı bir söylem benimsedi. Biraz ABD sopası, biraz tehdidin ciddiyeti ve gücü dolayısıyla müttefikler bugün NATO savunma bütçesi bağlamında daha fazla yük altına giriyorlar, daha çok harcama ve katkı sözü veriyorlar, hatta NATO’nun ileride savunmasının güçlenmesi konusunda baskı yapacak kadar endişeli bir motivasyona sahipler. Dolayısıyla, ABD için Trans-Atlantik güvenliği içerisinde NATO’nun tartışılmaz önemdeki yeri müttefikler nezdinde onaylanıyor. Biden Yönetiminin NATO’nun genişlemesi, İsveç ve Finlandiya’nın üyelikleri konusunda bizzat çalıştığı da biliniyor. Kısaca Ortadoğu’da çuvallayan, Rusya’yı küresel sistemde yalnızlaştıramamış, Asya-Pasifikte güçlü bir rakiple karşı karşıya olan ABD dış ve güvenlik politikası için güçlü bir NATO’da birlik- beraberlik resmini bugün verebilmek bir başarı. Biden Yönetiminin bu başarıyı ön plana çıkartmak istediğini biliyorduk. Ayrıca hatırlanacaktır, Biden için işler çok iyi gitmiyor başkanlık yarışında. Akıl melaikesi ile ilgili sorular başkanın dili kaç kere sürçtü, nerede, ne için sürçtü merakına indirgenmiş durumda. Bu yüzden Biden’ın güçlü NATO’da güçlü ABD liderliği mesajını verirken sağlam/sağlıklı bir portre çizip çizemeyeceği merak konusuydu. Zelensky’e Putin, Harris’e Trump demek dışında bir vaka olmadan NATO zirvesi atlatıldı, pek çok yorumcuya göre “biraz da silik, devrim ya da dönüşüm vaat etmeyen” bir zirve olarak atlatıldı. Ben bu yorumları anlamakla birlikte, Washington zirvesinin öneminin tam kavranamadığını düşünenlerdenim.

Yenilik mi dediniz; Yeni Soğuk Savaş verelim…

Zirve silik değildi, ama bir devrim ya da dönüşüm de vaat etmedi. Zira NATO ortak tehdit algısı ile ilgili büyük dönüşümleri zaten gerçekleştirmiş, Madrid ve Vilnius zirvelerinde çok önemli kararlar almıştı. Washington zirvesi, bu kararların somutlaştırılması açısından önemli bir zirveydi. İttifak, 2014 Galler Zirvesinden itibaren güçlendirilen konvansiyonel savunma ve caydırıcılık, nükleer caydırıcılık, füze ve hava savunması, hibrit saldırılara karşı savunma unsurlarının Rusya’nın (ki Stratejik Kavram’da altı çizildiği üzere Moskova İttifak’a ve Trans-Atlantik güvenliğe karşı doğrudan tehdit olarak görülmeye devam ediliyor) saldırgan kapasitesine karşı güçlü, hazır, hızlı, birlikte çalışabilir olduğunu onayladı. Kapasite inşası yanında hız ve hazır olma halinin Müttefikler tarafından son derece önemsendiğini ve müttefiklerin birlik beraberliğini güçlendirecek bir arada çalışabilir olma standardının altının çizildiğini görüyoruz. NATO, caydırıcılığının çok güçlü olduğunun farkında, gerçekten de büyük çok uluslu bir askeri kabiliyeti hızla çatışma ve caydırıcılığın gerektiği pozisyona sevk etme kabiliyete sahip. Bu gücü göstererek endişeli müttefikleri sakinleştirmek istedi, üstelik basit bir güç gösterisinin ötesinde teminat vermekten çekinmedi. Almanya’ya gönderilmesi planlanan uzun-menzilli cruise füzeleri hem Rusya’ya karşı caydırıcılık hem de müttefiklere yönelik teminat. ABD, Avrupa savunması konusunda ciddi olduğunu söylüyor. Bunu da boş bir sayfa üzerinde söylemiyor, Trump’ın iktidara gelebileceği, Çin ile rekabetin derinleşebileceği bir ABD’den söylüyor. Zaten Ruslar, mesajı almış olmalı ki Soğuk Savaş tüm biçimleriyle........

© Yeni Birlik


Get it on Google Play