Soğuk sokaklar, sıcacık film hikayesi! |
Uzun zamandır Nişantaşı'na gitmiyorum.
Yolum da düşmüyor, aklım da devamlı erteliyor.
Eh nihayet.
Havada soğuk.
Hafta içi çok çalıştım, aklım yorgun.
Giyiniyorum sıkıca, evden metroya yürüyorum, metroya biniş ve Osmanbey'de iniş.
Çok hızlı yürürüm ben, çok hızlı alışveriş ederim ben, her şey hızlı.
Yavaş hiçbir şeye ve yavaş hiçbir insana tahammülüm yok.
Hep hızlıyım, sanki hep acelem var.
Kimi zaman kendimi tembihlerim ben, bugün de o günlerden biri.
İhtiyaç halinde, kendime tembih edilir.
Her zaman, tam olarak ve elimde olmayan tembihlere aykırı hareket ederim.
Bugün gün değil ama.
Funda.
Yavaş ol, yavaş yürü, aklına gelen tüm mağazalara gir çık, her şeyi elle, dokun, etiketleri evir
çevir bak.
Her yerde kimi gerçek, kimi yalan, kimi gerçek olsa ne olur yılbaşı indirimleri var.
Nişantaşı’nda ışıklandırma yapılmış, vitrinlerde Noel ağaçları yanıp sönüyor.
Her yer kırmızı sanki
Öylece üşüyerek, kendime sarılarak yürüyorum.
Bir alışveriş merkezinin kapısına geliyorum, içeriye girmeye niyetli değilim, ben........