Antalya Film Festivali, her yıl tartışması olan bir festival.
Fenalık geldi bize, hiç mi kavga gürültü olmadan, tam bir film festivali tadında geçmez.
Hayır geçmez.
Filmler ve ödüller konuşulmaz mı, hayır konuşulmaz.
Bu sene kavga konusu nedir? Tabi ki Yılmaz Güney.
Mukadderat filmi ile en iyi kadın oyuncu seçilen Nur Sürer ödülünü çirkin krala atfetmiş.
"Bu ödülü, değersizleştirilmeye çalışılan Yılmaz Güney için alıyorum" demiş.
Eh, Ferah Zeynep Abdullah'tan, karşı atak hemen çıkış gelmiş.
"Ne Yılmaz Güney'i be".
Ben Yılmaz Güney döneminde yarattığı her konuya, her olaya şahit olmuş bir kadınım.
Adamın her gün bir haberi çıkardı.
Yani, kadınların üzerine araba sürdüğü haberlerini, kafalarına bardak koyup ateş ettiği haberlerini, ağır fiziksel şiddet dayak haberlerini, dövdüğü insanların kırık çıkık haberlerini, Nebahat Çehre'nin hastaneye kaldırıldığı haberlerini biliyorum.
Eh dahası da var, hapishanesi var.
Ve o dönem herkes biliyor ve herkes şahit oldu.
Sonrası, senelerce tartışma konusu oldu ve artık herkes konuları ve olayları biliyor.
Yılmaz Güney'in iyi bir sinemacı olması başkadır.
Ama şiddet, kavga dövüş olayları yaratmıştır.
Kadın haklarından bahsedilen konuşma sonrası, ödülün Yılmaz Güney'e atfedilmesi üst üste konulduğunda olmamış değil mi?
Ah be Nur hanım, madem ödülünüz, "EN İYİ KADIN OYUNCU" ödülü, keşke bir kadına atfetseydiniz.
İlk kadın oyuncu Afife Yılmaz olurdu.
İlk kadın yönetmen Cahide Sonku olurdu.
Bence, bu iki kadın daha değersizleştirildi, benim bildiğim Afife Jale'nin mezar yeri bile belli değil.
Siz, neden kadınların değil de........