Hidrojende COP31 fırsatı

Yeşil hidrojen sektörü tereddütlü bir süreç içinde.

Yenilenebilir kaynaklardan elde edilen elektrik, yeşil hidrojen maliyetini yükselten en önemli kalem. Ancak ne AB’nin ne de Türkiye’nin kararlarında geri adımı söz konusu değil.

AB, enerji arz güvenliğini düşünerek 2021’de açıkladığı RePowerEU kararlarının arkasında duruyor: 2030’a dek 10 milyon ton yeşil hidrojen üretecek, 10 milyon ton da ithal edecek.

Türkiye’de, strateji ve yol haritasında açıkladığı hedefleri değiştirmedi:

2030: 2 GW elektrolizör

2035: 5 GW elektrolizör

2053: 70 GW elektrolizör

Alta açılımlar da geçerli:

Yenilenebilir enerjiye dayalı yeşil hidrojen değer zinciri (üretim/depolama/taşıma/kullanım) kurmak,

2053 net sıfır hedefiyle uyumlu şekilde, çelik, kimya, gübre, ulaştırmada emisyon düşürmek,

AB’nin REPowerEU kapsamında kurmak istediği Akdeniz hidrojen koridorlarında potansiyel tedarikçi ve bölgesel hub olmak.

Bu yaklaşım, “biraz hidrojen üretelim” değil, komple bir sanayi politikasına işaret ediyor.

Maliyet hedeflerine ulaşılması ise günümüz elektrik fiyatlarını aşarak ilerlenebileceğini gösteriyor:

2035’e kadar: 2,4 USD/kg altına düşmek; 2053’e kadar: 1,2 USD/kg altına inebilmek.

Ayrıca, Ulusal Enerji Planı’nda 2035 için doğal gaz – hidrojen karışımında hidrojen payı %3,5 olarak modelleniyor ve bu karışımın ilk etapta sanayide, yerinde tüketim odaklı kullanılması bekleniyor.

Enerji Bakanlığı açıklamalarında ayrıca 2030–2053 döneminde doğal gaz şebekesine belirli oranlarda hidrojen ve sentetik metan karıştırma vizyonu da dile getiriliyor.

Sözün özü, hidrojen, resmi bakış açısındaki yerini koruyor hem AB içinde hem de Türkiye’de.

Elbette yatırımcının beklediği ilerlemeler, destekler var.

Her şeyin önündeki başlık, kamu kararlılığı.

Türk Alam Enerji İşbirliği gibi çalışmalarda, yeşil hidrojen gündem önceliğini koruyor.

Hidrojen Görev Gücü başlıklı çalışmalarda, 2026’da somut adımlar........

© Yeni Birlik