menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

2026’da Türkiye ekonomisi: Dezenflasyon sürecinde yapısal riskler ve fırsatlar

13 0
tuesday

2026 yılına girerken Türkiye ekonomisi, yüksek enflasyon döneminden “dezenflasyon” sürecine geçişin ilk somut sonuçlarını almaya başladı.

Bugünkü yazımda, fiyat istikrarı, büyüme dinamikleri, finansal sektör görünümü, yapısal dönüşüm alanları, iç ve dış riskler ile 2026’ya ilişkin genel beklentiler kapsamlı şekilde ele alınmaktadır.

1. DEZENFLASYON SÜRECİNİN SEYRİ

2024–2025 döneminde Türkiye, yıllık enflasyon oranlarında belirgin bir düşüş sürecine girdi. Yüksek enflasyonla mücadele politikalarının etkisiyle genel fiyat artışları kademeli olarak kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Merkez Bankası’nın ve kamu politikalarının ortak çabaları bu süreci destekliyor.

Bu dezenflasyon eğilimi, önceki yılın yüksek enflasyon baskısının bir miktar hafiflemesi ve ekonomik aktörlerin beklentilerinin daha stabil bir zemine oturması ile ilişkilendiriliyor. Ancak hâlâ fiyat istikrarının tam anlamıyla sağlandığını söylemek için erken olduğu görüşü yaygın.

2. BÜYÜME BEKLENTİLERİ VE MAKROEKONOMİK GÖRÜNÜM

2.1 Büyüme Tahminleri

2026’ya ilişkin büyüme beklentileri çeşitli uluslararası kuruluşlar ve resmi kaynaklar tarafından üç ila dört civarında pozitif bir oran olarak tahmin edilmektedir:

Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri, 2026 ekonomisinin %3,8 civarında büyüyeceğini öngörüyor.

Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s ise %3,4’lük büyüme tahmini sunuyor.

OECD projeksiyonlarına göre büyüme oranı daha yüksek, yaklaşık %3,9’a kadar çıkabilir.

IMF de tahminlerinde yükseltilmiş bir ekonomik büyüme öngörüsü paylaşıyor. Bu veriler, Türkiye’nin 2026’da istikrarlı ancak hızlı olmayan bir büyüme........

© Yeni Birlik