Yani önceki sarıları da koyulaştı, sosyal Marksistlerin… İlimde, halkta ve hakikatte temeli olmadığı halde, siyasette bu denli uzun ömürlü bir siyasi hareketi tarihe sorarsanız, mutlaka “YEŞİLLER”i cevap olarak bulacaksanız. Demokrasiyi istibdatlar karşısında zayıflatan, gayr-ı meşru yollarla talan edilen belli bir kapital ile dünya siyasetini yönlendiren ve esas maksadı tahrip olduğu hâlde kendisini tamirci olarak gösteren bu siyasi hareketin geçmişini merak edenler; kuruluş olarak 1970’lerin başına ve sahneye çıkışının da 1980’lerin başına rastladığını göreceklerdir.
Esas anavatanı Londra olduğu halde, sahnelendiği yerin Almanya olması çok gariptir. Kendisi zahiren Hristiyan Demokratların başkanı göründüğü hâlde; global sosyal Marksistlerin emrinde çalışan Helmut Kohl tarafından bu ideolojinin sahnelendiğini, Kohl’un o günlerdeki siyaset müttefiki Josef Strauss itiraf edecekti. Hatta Strauss’un Yeşiller hakkındaki fıkrası da, siyaset tarihine geçecek kadar manidardır. Yeşiller hareketini karpuza benzeten Bayernli siyasetçi, “içi kızıl ve kabuğu yeşil” diye, bu özde kızıl olan siyasi hareketi tavsif edecekti. Kuruluşunda manipülasyon, münafıklık ve halkı kandırmak olan bir siyasi hareketin Alman halkına veya milletine dayandığını iddia etmek, o millete karşı bir hakaret sayılmalı, değil mi?
Siyasette “U dönüşü” tabirinin anlamını en iyi bilen halk, mutlaka bizim halkımızdır. Sosyal Marksistlerin, 12 Eylül sürecinde çalıştırdıkları........