İslâm ümmetinin ve cemaatlerin birliği
Müslümanlar olarak dünya nüfusunun her asırda yaklaşık dörtte birini teşkil eden bu büyük İslâm ümmeti, hadis-i şerifte “Kâfirler tek bir millettir” kaidesine göre, İslâm ümmeti de tek bir millettir.
“Lâilahe illallah Muhammedün Resülullah” diyen her Müslüman, diğerleriyle din kardeşidir. Asr-ı Saadet sonrasında meydana gelen farklı hak mezheplerin ve hak tarikatların meydana gelmesi, bu din kardeşliğine zarar veremez. “Yahudîler yetmiş bir fırkaya ayrıldı, Hıristiyanlar yetmiş iki fırkaya bölündü, benim ümmetim de yetmiş üç fırkaya ayrılacak biri kurtulacaktır. O da, benim ve Sahabelerimin yolundan gidenler olacaktır” buyuran Peygamber Efendimiz (asm), Ehl-i Sünnet vel Cemaat olan büyük taifeye işaret ettiği açık bir gerçektir. İtikatta İmam-ı Mâtüridî (ra) ve İmam-ı Eş’ariye (ra) mensup, amelde ise İmam-ı Azam Ebu Hanife (ra), İmam-ı Şâfiî (ra), İmam-ı Malik (ra) ve İmam-ı Ahmet bin Hanbel (ra) Hazretlerine bağlı olan Müslümanlar, kendi aralarında mezhep farklılığından meydana gelen herhangi bir menfî olay yaşamadan, asırlardan beri birlikte yaşamaya devam ediyorlar. Farklı usullerle Müslümanları dinlerini yaşamaya teşvik eden hak tarikatların durumu da aynen böyledir. İhtilâf ve husumeti gerektirecek hiçbir durum yoktur. Hak mezheplere ve hak tarikatlara mensup olanlar, birbirlerini Allah için severler ve hizmetlerinden dolayı dua ederler.
İslâm âlimleri tarafından “Fırâk-ı dâlle” olarak........
© Yeni Asya
visit website