Hayat ve ölümün değişmesi bir Hayy-ı Bâkî’yi gösterir

“Ve hüve hayyun lâ yemût.” Yani hayatı daimîdir, ezelî ve ebedîdir. Mevt ve fenâ, adem ve zeval Ona ârız olamaz. Çünkü hayat, Ona zâtîdir. Zâtî olan, zâil olamaz. Evet, ezelî olan, elbette ebedîdir. Kadim olan, elbette bâkîdir. Vacibü’l-Vücud olan, elbette sermedîdir.

Evet, bir hayat ki bütün vücut, bütün envârıyla onun gölgesidir; nasıl adem ona ârız olabilir?

Evet, bir hayat ki vacib bir vücut onun lâzımı ve ünvanıdır; elbette adem ve fenâ hiçbir cihetle ona ârız olamaz.

Evet, bir hayat ki bütün hayatlar mütemadiyen onun cilvesiyle zuhura gelir ve bütün hakaik-ı sabite-i kâinat ona istinad eder, onunla kaimdir; elbette hiçbir cihetle fenâ ve zeval ona ârız olamaz.

Evet, bir hayat ki onun bir lem’a-i cilvesi, maruz-u fenâ ve zeval olan eşya-i kesîreye bir vahdet verip bekaya mazhar eder ve dağılmaktan kurtarır ve vücudunu muhafaza eder ve bir nevi bekaya mazhar eder. Yani hayat, kesrete bir vahdet verir, ibka eder; hayat gitse dağılır, fenâya gider. Elbette öyle hadsiz lemaat-ı hayatiye bir cilvesi olan hayat-ı vâcibeye, zeval ve........

© Yeni Asya