İlgili paragrafın ilgili kısmı ise şöyle: “O müminler ki, mazlumların çığlıklarına seyirci kalamazlar. Bir yandan savaş, diğer yandan açlıkla mücadele eden, başta Gazze halkı olmak üzere tüm mazlumların maruz kaldığı zulme karşı ‘meşru’ tepkilerini ortaya koyarlar. ‘Zâlimleri engelleyecek kadar’ boykotu büyütürler”
Hutbe esnasında düşündüm… Boykot nasıl “büyütülür” diye. Hem de bizlere şu hedef gösterilen “zâlimleri engelleyecek kadar” kısmıyla birlikte…
Sâhi, “zâlim” kimdi; ve biz kim ya da kimlere “zâlim” diyorduk?..
“Zâlim” kelimesi, Arapça “zeleme” fiilinden türetilmiş bir ism-i fâil, daha çok da şu “sıfat” olarak kullandığımız…
Zannederim, hemen hepimizin şu zihnimizde şöyle ciddî bir itiraz ve de “aydınlanma” feveran etmiştir: “Kardeşim, böyle de soru mu olur!? ‘Zâlim’ kim olacak; tabii ki İsrail, şu İsrail hükümeti, şu Netanyahu ve onun şürekası!” dediğinizi duyar gibiyim…
Ben de aslında, tam da, şu sizin gibi düşünüyorum… Yalnız, bir farkla ki, ben İsrail’in, İsrail hükümetinin, şu Netanyahu ve şürekasının çok da “yalnız”........