Çocuklarımızı suça sürükleyen değil, Ebedî saadete ulaştıran olalım -1

“Acaba ‘çocuk’ dediğimiz, ‘o daha çocuktur’ gibi ifadelerle andığımız ciğerparelerimiz bu duruma nasıl gelmiş ya da getirilmişler? Bizlerin –yani eğitimci, anne-baba, toplumu oluşturan fertlerin, basın, vakıf ve derneklerin, devleti yönetenlerin– kısaca çocukları yetiştiren ve etkileyen bütün paydaşların rolü nedir, görev ve sorumluluğu ne orandadır?” diye düşünmemiz gerekir. Herkesin az ya da çok mesuliyeti olduğu aşikârdır.

Bizlerin değil çocukları suça teşvik etmek, sürüklemek gibi ileride hem bizi hem geleceğimizi karartacak bir harekette bulunmak, tam tersine önleyici tedbirleri almak için her daim uyanık olmamız gerekir. Çocukların maddî ve manevî gelişiminde müsbet-menfî katkısı olanları bu yazımızda hepsini anlatmaya çalışmak mümkün değil. Sadece akla kapı açmak kabilinden bir şeyler paylaşmaya çalışacağım.

Anne-baba, çocuk doğmadan önleyici tedbirlere başlamalı. Yani başta çocuğun “helâl” beslenmesine dikkat etmeli. Çünkü helâl beslenmeyen çocukta haramın vücuda girişiyle zamanla “haram” onun bünyesinde yerleşir. “Şer’an yedi yaşına gelen bir çocuğa, namaz gibi farzlara peder ve valideleri onları........

© Yeni Asya