İki küçük pencere

Derinlerden yükselen çığlıkların duyulması imkânsızmış gibi ıraklarda inleyip duruşu. Sızlanmaların, ah-ü fîzarın, feryatların susturulmaya mecal bulunamadığı. Bela olarak görülüp addedilen, müsterih olmak için adeta can çekişen. Evvele sarılıp sarmalanmış kahverengiye meyyal sarı kâğıtlar, yazılanları canhıraş bir gayretle hıfzedip. Küf ve biraz da toz yığınları altında kalmakla, gizemli satırların geçici olmayı hazmedemeyen bir reddedişle sınanan sabırları. Günlerin dizildiği, saatlerin senelere inkılap ettiği. Sıcağın-soğuğun solgun ve canlı renkleri sırtında taşıyıp sıkleti adeta isteyene armağan edeceğini çağrıştırdığı. Ne maviyi ne aşikâr bir yeşili göstermeksizin sırf siyaha yakın bir harmanda. Mütehayyir kalıp derk etmeksizin gözlerin gönüllere sıyırdığı........

© Yeni Asya