Bir başka tabirle, Toroslar’da yaşayan yörükler misâli, biz de bu büyük dağ silsilesinde konar-göçer olduk. Mersin civarındaki Toroslar mevkiinde sonra, şimdi Maraş yakınlarındaki bir mevkiye nakl-i mekân ettik. Okuma meraklısı arkadaşlarla birlikte, “Külliyatı devretme programı”mına yeni mekânda devam ediyoruz.
Allah, cümlemize feyizli, bereketli okumalar nasip etsin.
Yeni mütalaa konumuz “nefs-i emmâre”ye dairdir. Bu meseleyi mütalaa ederken gördük ki “nefs-i emmâre” bir değil, ikidir. Dahası “ikinci nefs-i emmâre” birincisinden daha fenâ, daha şedit ve çok daha uzun ömürlüdür. Hatta, ömür boyu devam eden bir düşman-ı gaddar gibidir.
İşte, bu meseleye dair yapmış olduğumuz mütalaa ve müzakerenin bir meyvesi.
Birinci nefs-i emmare imana gelip “mutmainne” olduktan sonra, bütün silâh, mühimmat, âlet ve edevâtını ikinci nefs-i emmareye devrediyor.
Şöyle ki: Bir mü’min, binci nefsi öldürüp ondan kurtulsa bile, ikincisinden kurtula-mıyor. Tâ âhir ömre kadar, seninle canlı halde yaşıyor ve ancak seninle birlikte ölüyor.
Meselâ: Kişi sağlam bir iman ve itikada sahip olduğu halde, söz konusu ikinci, gizli ve gayet sinsî olan nefs-i........