“Dava insanı” olmak

Kimileri de var ki, şahıs merkezli bir yapının adamı, yahut dünyevî hedefleri olan bir partinin elemanı, veyahut dayatmacı bir cereyanın, bir ideolojinin militanıdır.

Bunların dışında kalanları da şu şekilde kategorize etmek mümkün: Bir kabilenin üyesi, bir aşiretin mensubu, bir menfaat grubunun elemanı, bir terör örgütünün militanı, bir suç şebekesinin üyesi, yahut “eyyamcı” denilen “günün adamı”, vesaire...

Tabiî, bir de “hiçbir şeyin adamı” grubuna girenler var ki, onlar bahsimizden hariçtir.

«

Bir davanın insanı olanlar, o dava uğruna çile çekmeyi, her türlü bedeli ödemeyi, her türlü zahmet ve meşakkati çekmeyi göze alırlar. Misâl: Üstad Bediüzzaman ve talebelerinin çektikleri ve yaşadıklarını gibi: Hapis, sürgün, zindan, açlık, işkence, zehirlenme, idam talebiyle ağır ceza mahkemelerinde yargılanma, vesaire…

Bütün bunlar gösteriyor ki: Bunlar hakikaten birer “dava insanı” imişler. Yani, uğrunda ölüm dahil her türlü zahmet ve meşakkati çekmeyi göze alacakları bir davaları var imiş.

Nitekim, bu meselenin yüzde yüz delili ve ispatı sadedinde tam yarım asır boyunca (1935-1985) yaşanmış bir........

© Yeni Asya