İstihrac-ı esrâr vazifemiz

Her bir cümlesi bir mana fışkırtır, her bir kelimesi bir sırrın kapısını aralar. Bu yönüyle, sadece bir kitap değil, hakikat okyanusudur.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, şöyle der:

“Zannederim ki, hakaik-i âliye-i imaniyeyi tamamıyla Risale-i Nur ihata etmiş, başka yerlerde aramaya lüzum yok. Yalnız bazen izah ve tafsile muhtaç kalmış.”1

Bu söz iki önemli noktaya işaret eder:

1. Risale-i Nur, iman hakikatlerini kapsamlı bir şekilde ele almış ve yeterli delil ve izahlarla açıklamıştır.

2. Ancak zamanın değişen ihtiyaçlarına göre bu hakikatlerin izah ve tafsile muhtaç yönleri vardır.

Hizmet Devam Ediyor

Üstad, aynı mektupta kendi vazifesinin büyük ölçüde tamamlandığını, ancak hizmetin sona ermediğini şöyle ifade eder:

“Onun için vazifem bitmiş gibi bana geliyor. Sizin vazifeniz devam ediyor.”2

Bu ifade, iman hizmetinin bir bayrak yarışı gibi nesilden nesile aktarıldığını gösterir. Temel atılmıştır; fakat bina tamamlanmamıştır. Bugünkü vazife, bu temelin üzerine şerh, izah, öğretim ve neşriyat gibi hususlarda yeni katlar eklemektir.

Bediüzzaman, bu vazifenin nasıl........

© Yeni Asya