Esir maddesi, kuantum dolanıklığı ve tevhid (4) |
İnsan bedenindeki trilyonlarca hücre, sanki tek bir iradeye bağlı gibi çalışır. Kalp, beyin, sinir ağı, hormon sistemi… Hepsi görünmeyen bir uyum ve haberleşme düzeniyle hareket eder. Biyofizikçiler buna “uyumlu titreşim” (koherans) adını veriyor.
Hücrelerin yaydığı ışık sinyalleri (biyofotonlar) ise bu uyumun delillerinden biridir. Peki bu uyum nereden geliyor? Vücuttaki parçalar nasıl “birlikte” hareket ediyor? Bediüzzaman’ın ifadesiyle insan “küçük bir kâinattır.” Nasıl ki büyük kâinat esir zemininde birlik içindeyse, insan bedeni de kendi içinde “mikro bir esir alanı” gibi davranır.
Hem İslâm düşüncesi hem modern nörobilim, niyetin ve dikkatin gücüne işaret ediyor. Zihin, odaklandığı şeyle bir “uyumlu bir titreşim alanı” oluşturuyor. Bazı kuantum fizikçilerine göre “Gözlemci etkisi” deneyleri, bilincin atom altı düzeyde etkili olabileceğine işaret ediyor. Bu durumda insan, kâinatın görünmeyen dokusuna dâhil, dua ve niyet gibi latif fiillerle bu dokuyla rezonans kurabilen, esir alanına “işaret” gönderebilen bir merkez hâline geliyor. Risale-i Nur’un “hava zerresinde kayıtlı sesler” ve “zerratın hareketi” gibi bölümleri, bilincin........