menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir kuantum hikâyesi ve meraklı yolcu

8 19
23.12.2025

İnsanlık tarihi boyunca hakikati anlama arayışı iki ana damardan beslenmiştir: Vahyin rehberliği ve aklın araştırması. Biri kalbe, diğeri zihne hitap eder gibi görünse de aslında her ikisi de aynı hakikatin farklı pencereleridir. Bugün modern bilimin özellikle kuantum düzeyinde ulaştığı bazı sonuçlar, inancın yüzyıllar önce işaret ettiği derin gerçeklerle örtüşmektedir. Bu kesişim noktasında, Bediüzzaman Said Nursî’nin ömrünün ve ilmî tefekkürünün özeti olarak sunduğu dört kavram karşımıza çıkar: mana-yı harfî, mana-yı ismî, niyet ve nazar.1

Said Nursî bu dört kavramı yalnızca teorik bir çerçeve olarak değil, insanın varlıkla kurduğu ilişkinin ve hakikati anlamanın anahtarı olarak görür. Ona göre insan, eşyaya nasıl baktığına bağlı olarak ya hakikate yaklaşır ya da ondan uzaklaşır. Bu kavramlar, bir yönüyle iman ve tefekkürün, diğer yönüyle de bilimin “gerçeklik” tartışmalarının mesajını anlamamıza yardımcı olur.

İnsan aynı hayatta yaşar, aynı olaylara şahit olur; fakat bambaşka dünyalar tecrübe edebilir. Bunun sebebi yaşananların farklı olmasından daha çok, bakışın farklı olmasıdır. İşte Bediüzzaman’ın dile getirdiği mana-yı harfî ve mana-yı ismî kavramları, bu farkın tam merkezinde........

© Yeni Asya