Hâlbuki bize düşenin tebliğ olduğunun, hidayetin ancak Allah’ın (cc) işi olduğunun şuuru ile hareket etsek; bıkmadan, tebliğ sorumluluğumuzu yerine getiririz.
Bu meyanda, tebliğlerimizin gönüllerde yer etmesinde ve etkili olmasında Üstadın: “Nefsini ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez.” yine Zübeyir ağabeyin: “Başkalarını ıslah için evvelâ kendimizi ıslah etmek icap eder.” ifadelerinden hareketle işe kendimizden başlamak lazım.
Üstad Bediüzzaman’ın tarzına baktığımızda; onun dile getirdiği bütün hakikatlerin ilk muhatabının kendi nefsi olduğunu ifade ediyor.
“Dert benimdir, deva Kur’an’ındır.” diyerek, bütün insanlığı irşad için yola çıkan Bediüzzaman’ın bu ilanına; kalbi yaralı olan, bir arayış içinde olan nice insan kulak verdi. Onlar, yaralı........