Bize ders yapardı. Mesela Resailin Nur, Risaletin Nur, Risale-i Nur ve bunların ifade ettiği manaları ilk olarak ondan öğrendik. Beşinci Şua ve İnna Atayna sırlarını Üstad Hazretlerinden duyduğu şekilde anlatırdı. Kuleönü’nden çıkar, dağlardan dört beş saatte Barla’ya gider ve buluşma yerine gelen Hazret-i Üstad ile buluşur, yeni yazılan Risaleleri alır ve tekrar Kuleönü’ne döner, acele olarak ağabeyi Mustafa Sarıbıçak (Öyle tanınır) ile nüshaları çoğaltıp, Nur postacılarıyla Sav’a gönderirler. Üstad Hazretlerinin tabiriyle bin kalemle Nur’a hizmet eden Sav Köyü hemen nüshaları çoğaltır ve tashih için tekrar Üstad Hazretlerine götürülür. Bu ağır şartlar altında Risale-i Nur’u 17 veya 19 defa yazmıştır. Altı bin küsur sayfa olan Risale-i Nur’u Osmanlıca olarak bu sayılarda yazması elbette harikadır, İnayet-i........