Tefekkür yolculuğum -1

Günlük hayatı taklit eden, yemek yiyip kilo alabildiğin, çalışıp para kazanabildiğin, sokaklarında dolaşabildiğin bir simülasyon… Başlangıçta sadece eğlenceli bir kaçıştı; fakat zamanla çok daha derin bir şeye dönüştü.

Bir gün oyunun kodlarına müdahale etmenin yollarını keşfettim. Gizli dosyalarını açmayı, parametrelerini değiştirmeyi öğrendim. İlk iş, oyundaki arabaları değiştirmek oldu; Avrupa arabalarının yerine Türkiye’deki arabaları ekledim. Ardından giyim stilini değiştirip Anadolu’nun İslâmî giyim tarzını oyunun dokusuna işledim. Sembollerini bile değiştirdim; heykelleri kaldırıp Rönesans tablolarının yerine İslâmî motifler yerleştirdim.

Artık oyun elimin altındaydı. Kiliseleri camilere çeviriyor, şehrin merkezine devasa binalar dikiyor, hesaplara sınırsız para ekleyebiliyordum. Oyuna tamamen hâkim olmuştum. İstediğimi yapıyor, dilediğimi gerçekleştiriyordum.

Tam bu noktada zihnime bir düşünce saplandı ve hayatımın dönüm noktası oldu: Eğer bu oyunun ana karakteri zekâ sahibi olsaydı… Gözlemleyerek, aklını kullanarak benim varlığımı kavrayabilseydi beni nasıl görürdü? Beni nasıl anlatırdı?

Bu sorular tefekkür........

© Yeni Asya